Yaygın efsanelerden biri, Muhammed’in İslam’ın kurucusu olduğudur. Yalnızca Tanrı’ya tam teslimiyet olan İslam, Âdem zamanından beri Tanrı tarafından tanınan tek din olmasına rağmen (3:19, 85), Kuran’da İbrahim’in “İslam” (Teslimiyet) sözcüğünün ilk kullanıcısı ve bizi “Müslümanlar” yani Teslim Olanlar olarak adlandıran kişi olduğu haber verilmektedir (22:78). İbrahim’in örnek niteliğindeki teslimiyeti, bunun Tanrı'nın emri olduğunu düşündüğünde tek oğlu İsmail'i kurban etmeye yönelik ünlü istekliliğiyle kanıtlanır. Anlaşıldığı üzere, böyle bir emir aslında Şeytan'dan geliyordu.

 

Tanrı Hiçbir Zaman İbrahim’e Oğlunu Kurban Etmesini Emretmedi

  Tanrı, En Merhametli Olan’dır. Kendi yasasını asla ihlal etmez (7:28). En Merhametli Olan’ın İbrahim’e oğlunu öldürmesini emrettiğine inanan birinin, Tanrı’nın Cennetine girmesi mümkün değildir. Tanrı hakkında böylesi şeytanî bir düşünce, ağır şekilde küfürdür. Kuran’ın hiçbir yerinde, Tanrı’nın İbrahim’e oğlunu öldürmesini emrettiğini görmüyoruz. Tam tersine Tanrı, İbrahim’i ve İsmail’i Şeytan’ın komplosundan kurtarmak için müdahale etti (37:107) ve İbrahim’e dedi ki: “Sen rüyaya inandın” (37:105). Şüphesiz o, Şeytan'ın esinlediği bir rüyaydı. Tanrı’nın değiştirilemez yasası şudur: “Tanrı günahı asla savunmaz” (7:28).

 

Millet-i İbrahim

  İslam, Kuran boyunca “Millet-i İbrahim” (İbrahim’in Dini) olarak adlandırılır (2:130, 2:135; 3:95; 4:125; 6:161; 12:37 - 12:38; 16:123; 21:73; 22:78). Dahası, Kuran bize Muhammed’in İbrahim’in bir takipçisi olduğu bilgisini verir (16:123).

 

  İbrahim’in İslam’ın ilk elçisi olduğu gerçeğinin genel olarak farkında olunmamasından dolayı, birçok sözde Müslüman Tanrı’ya meydan okur: “Eğer Kuran, (Tanrı tarafından ileri sürüldüğü gibi) eksiksiz ve tamamen detaylı ise, her bir iletişim duasının (Namazın) Rekâtlarının (ünitelerinin) sayısını nereden bulabiliriz?” Kuran’dan, İslam’ın (Teslimiyet’in) tüm dini uygulamalarının Kuran’ın vahyinden önce zaten kurulmuş olduğunu öğreniyoruz (8:35, 9:54, 16:123, 21:73, 22:27, 28:27). 16:123 ayeti, İslam’daki tüm dini uygulamaların Muhammed doğduğunda bozulmamış olduğunun direkt kanıtıdır. Muhammed, “İbrahim’in dinini takip etmekle” emrolundu. Eğer ben sizden renkli bir TV almanızı istesem, sizin renkli TV’nin ne olduğunu bildiğiniz varsayılır. Benzer şekilde, Tanrı Muhammed’e İbrahim’in uygulamalarını takip etmesini emrettiğinde (16:123), bu tür uygulamalar çok iyi biliniyor olmalıdır.

 

  İbrahim’e verilen İslamî uygulamaların ilahi olarak korunduğunun bir başka kanıtı, bu tür uygulamaların “Evrensel Kabulü”dür. Günlük beş vakit namazın Rekât sayısı ile alakalı hiçbir anlaşmazlık yoktur. Bu, Namazın ilahi olarak korunduğunu ispatlar. Kuran’ın matematiksel kodu, günlük 5 vakit namazın Rekât sayısının sırasıyla 2, 4, 4, 3 ve 4 olduğunu doğrular. 24434 sayısı 19’un katıdır.

 

  Kuran sadece bozulmuş olan uygulamalarla ilgilenir. Örneğin, bozulmuş abdest 5:6 ayetinde kendi orijinal dört basamağına geri getirilir. İletişim duaları (Namaz) sırasındaki ses tonu bozulmuştu—çoğu Müslüman sessiz namaz kılar. Bu, Kuran’da düzeltildi, 17:110. Ramazan süresince tutulan oruç, Kuran’da gece boyunca cinsel birleşmeye izin verecek şekilde değişikliğe uğradı (2:187). Zekât 6:141’de onarılır ve Hac dört doğru ayda yapılacak şekilde onarılır (Ek 15’e bakınız).