
İmanlıların Birliği: Sevgiyle Kurulan Kardeşlik

Elhamdülillah (Tanrı’ya övgüler olsun)
Eşhedü en la ilahe illa Allah vahdehu la şerike leh (Tanıklık ediyoruz ki O tek Tanrı’dan başka tanrı yoktur. O tektir, ortağı da yoktur)
Tanrı, binlerce yıldır elçileri aracılığıyla insanlığı tek bir mesaja çağırdı. Tek Tanrı’dan başka tanrı olmadığı ve yalnızca O’nun tapılmaya layık olduğu gerçeğine. Kutsal kitaplardan öğreniyoruz ki elçiler, gönderildikleri topluluklarda mesajı yayarken her daim insanları birleştirmeye çabaladılar. Tek gerçek ideal uğrunda doğruluğa çalışan insanların topluluğu, yani imanlıların birliği. İnananların birlik ve beraberlik içerisinde olmasının önemini ve sevginin bundaki rolünü kutsal yazılarda Tanrı nasıl anlatıyor, birlikte bakalım.
Gerçek Aile
“İmanlılar bir ailenin fertleridirler; ailenizin içindeki barışı muhafaza edin ve TANRI’ya derin saygı duyun ki rahmete erişesiniz.” [Kuran 49:10]
İmanlılar Birliktir
TANRI’nın ipine sımsıkı tutunun, hepiniz ve bölünmeyin. TANRI’nın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın—sizler düşman olmuştunuz da kalplerinizi O uzlaştırmıştı. O’nun lütfu sayesinde kardeş oldunuz. Sizler ateş çukurunun kenarındaydınız ve O sizi oradan kurtardı. TANRI vahiylerini size bu şekilde açıklar ki rehberlik edilesiniz. [Kuran 3:103]
Gördüğümüz üzere, Tanrı bize inanan kardeşlerimizle birlik olmayı ve bölünmemeyi emrediyor. Eğer bizler kardeş olamadıysak, kendi hatalarımız sebebiyledir. Eğer kardeş olabildiysek, Tanrı’nın lütfu sayesindedir. Elbette “kardeşiz” diyoruz ama gerçekten kardeş miyiz, bunun gerekliliklerini, hatta inanan/inanmayan tüm insanlara karşı olan yükümlülüklerimizi yerine getiriyor muyuz, bunu anlamak için İncil’deki birkaç ayete göz atalım:
“Dolayısıyla hepiniz, kardeş sevgisiyle, derin bir şefkatle, alçakgönüllülükle davranarak, birbirinize duygudaş olarak, aynı düşünüşte olun. Kötülüğe kötülükle, hakarete hakaretle değil, iyi sözlerle karşılık verin. Çünkü siz bir nimeti miras almak üzere bu yola davet edildiniz.” (1. Petrus 3:8-9)
“Fakat kardeş sevgisi konusunda size bir şey yazmamıza gerek yoktur, çünkü siz birbirinizi sevmeyi Tanrı’dan öğrendiniz.” (1. Selanikliler 4:9)
İmanlılarla gerçek anlamda kardeş olmanın ve kardeşlerimize sevgi beslemenin önemini daha iyi kavramamız için daha net, keskin bir ayete bakalım:
“‘Tanrı’yı seviyorum’ deyip de kardeşinden nefret eden yalancıdır. Çünkü, gördüğü kardeşini sevmeyen, görmediği Tanrı’yı seviyor olamaz. Ondan aldığımız emir şudur: Tanrı’yı seven, kardeşini de sevsin.”
(1. Yuhanna 4:20-21)
Tanrı’yı seviyorsak, yanımızdaki kardeşimizi de seveceğiz, kardeşlerim. Kardeşlik, kan bağının ötesinde bir kalp bağının adıdır. Aynı evi paylaşmak değil, aynı duygunun ağırlığını omuzlamaktır. Elbette, kardeşlik sadece hissedilen değil, aynı zamanda eyleme dökülmesi gereken bir duygu. Bizler “kardeşim” dediğimiz insanları gerçekten kardeşimiz olarak görüyorsak onun her daim yanında olmalıyız. Onu her anlamda desteklemeli, bir ihtiyacı olup olmadığını muhakkak düşünmeli, herhangi bir sıkıntı yaşadığında maddi/manevi arkasında durmalıyız.
Birbirinize Dostça Davranın
“Kullarıma, birbirlerine mümkün olan en iyi şekilde davranmalarını söyle, çünkü şeytan sürekli aralarını açmaya çalışacaktır. Şüphesiz, şeytan insanın en azılı düşmanıdır.” [17:53]
“Gerçek dost her zaman sever; o, sıkıntılı günler için doğmuş kardeştir.” (Özdeyişler 17:17)
Biz yanımızdaki kişiler için sıkıntılı günlerinde yanlarında olan kardeş miyiz, bunu kendimize sık sık soralım. Kardeş olalım, kardeş kalalım inşaallah.
Tuubu ila Allah. Tanrı’ya tövbe edelim.
Elhamdülillah (Tanrı’ya övgüler olsun)
Eşhedü en la ilahe illa Allah vahdehu la şerike leh (Tanıklık ediyoruz ki O tek Tanrı’dan başka tanrı yoktur. O tektir, ortağı da yoktur)
Bizler biliyoruz ki Rabbimiz Tanrı Şefkatli’dir. Sözlük tanımına göre ise şefkat “acıyarak ve koruyarak sevmek” demektir. En Merhametli Olan Tanrı’mız sevgi doludur, şefkat doludur. Biz insanlar, elbette ki Rabbimiz kadar sevgi dolu, merhamet dolu, şefkat dolu olamayız ancak nefret yerine sevgiyi, gaddarlık yerine merhameti, zalimlik yerine şefkati seçebiliriz; nitekim Tanrı da Kuran’da, İncil’de ve Tevrat’ta insanoğluna hep bunu emrediyor:
İmanlıların Özellikleri
[42:37] Onlar büyük günahlardan ve ahlaksızlıktan kaçınırlar ve öfkelendikleri zaman bağışlarlar.
[42:40] Bir haksızlığın adil karşılığı denk bir ceza olsa da, affedip doğruluğu sürdürenler TANRI tarafından ödüllendirilirler. O, haksızlık yapanları sevmez.
“Sevginiz ikiyüzlülükten uzak olsun. Kötülükten tiksinin, iyi olana sarılın. Kardeş sevginizi sıcak bir şefkatle gösterin. Birbirinize saygı göstermekte siz önce davranın. …Konukseverliği bırakmayın. Size zulmedenler için iyilik dileyin; iyilik dileyin ve lanet etmeyin. Sevinenlerle sevinin, ağlayanlarla ağlayın. Kendinizle ilgili nasıl düşünüyorsanız başkalarıyla ilgili de aynı şekilde düşünün… Kimsenin kötülüğüne kötülükle karşılık vermeyin. Bunun yerine, ihtiyaca göre, herkesin gözünde iyi olanı yapın. Üzerinize düşeni yaparak, mümkünse herkesle barış içinde kalın. …Fakat, ‘Düşmanın açsa ona yiyecek ver, yesin, susamışsa içecek ver, içsin; çünkü böyle yapmakla yüreğini alevli korlar
yığmış gibi yumuşatırsın.’ Kötülüğe yenilme, onu her zaman iyilikle yen.” (Romalılar 12:9-21)
“Sevgi tahammül eder ve iyilikle davranır. Sevgi kıskanç değildir, övünmez, kibirlenmez, çirkin davranışlarda bulunmaz, kendi çıkarını düşünmez, kolayca kızmaz. Yapılan kötülüğün hesabını tutmaz. Haksızlığa sevinmez, onun sevinci hakikatle birliktedir. Her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi ümit eder, her şeye dayanır.” (1. Korintoslular 13:4-7)
“Şükredin RAB’be, çünkü O iyidir, Sevgisi sonsuzdur…” (136. Mezmur)
26 cümleden oluşan bu Mezmur’da; gökleri bilgece yaratan, gündüze egemen olsun diye güneşi; geceye egemen olsun diye ayı ve yıldızları yaratan Rabbimiz hakkında tam yirmi altı kez “sevgisi sonsuzdur” ifadesi kullanılıyor. Yirmi altı cümlenin yirmi altısında da Tanrı’nın sevgisinin sonsuz olduğu ifade ediliyor. Subhanallah! Rabbimiz En Merhametli Olan’dır, Şefkatlidir.
İnsanın dili ne söylerse söylesin, kalbinden sevgiyle bir ses yükselmiyorsa, Tanrı’ya dair bütün sözleri boşlukta yankılanır. Dinleyene anlamsız gelir. Çünkü sevgi olmadan edilen her söz, sadece yankıdır, içinde derinlik yoktur. Kalp sevgiden uzaksa, dilin söylediğinde de bu sezilir. Yapılması gereken; hakikati sevgiyle ve neşeyle dile getirmektir.
İmanlıları nasıl sevmemiz gerektiğini ve “kardeş” olmanın ne demek olduğunu kutsal yazılarından okuduk. Yüce Tanrı’nın bizi sevdiğini, bize lütfettiğini, bizi affetiğini, bizi nimetlendirdiğini de gördük ve hayatımızda da buna sürekli şahit oluyoruz. Peki bizler Tanrı’yı gerçekten seviyor, O’na derin saygı duyuyor muyuz? 97. Mezmur’da şöyle yazıyor:
“Ey sizler, RAB’bi sevenler, kötülükten tiksinin. O sadık kullarının canını korur, Onları kötülerin elinden kurtarır.”
Eğer bizler, Rabbimizi layıkıyla seviyorsak; kötülükten, yani tüm günahlardan tiksiniriz. İnsan, hiç tiksindiği, iğrendiği şeylerin yanına yaklaşır mı? Yaklaşmaz, değil mi?
O halde, eğer Rab’bi seviyorsak, biz de tüm kötülüklerden, tüm günahlardan tiksinelim, yanına yaklaşmayalım. Bizi yaratan Mutlak Tanrı’nın emirlerine uyalım. Rabbimizi içtenlikle sevelim.
Bize; hepimizin işlediği o dehşet verici günahtan sonra bir şans daha veren Rabbimizden daha çok sevilecek ne var kainatta?
O halde; kalbimiz sevgiyle dolsun, aklımızda hep Tanrı olsun.
Tanrı yüceltilsin.
Eqimus Salat (Namaz kılalım)
Hutbe: Aras
Son yorumlar