26.12.2025 – Cuma Hutbesi – Tanrının Rahmetine Minnettarlıkla Karşılık Verebilmek

1.Hutbe
Elhamdulillah ve eşhedu enla ilahe illa Allah, vahdehu la şerike leh.
Tanrı’ya hamd ediyoruz, ve şahitlik ediyoruz ki Tanrıdan başka tanrı yoktur, O tektir, ortağı yoktur.
Kardeşlerim, bu iki hutbede Tanrı’nın lütufkarlığından, merhametinden, sevgisinden ve bizim bu rahmete minnettarlıkla nasıl karşılık verebileceğimizden bahsetmek istiyorum.
Öncelikle şuna değinmek istiyorum; bildiğiniz gibi Tanrı bizleri yarattı ve yarattığı gibi de krallığında yer verdi, bizi nimetlendirdi, bizlere belirli görevler verdi, O’nun krallığında büyük kavga öncesi huzurlu bir hayat yaşadığımızı biliyoruz. Düşünün ki Tanrı sizi yoktan yaratıyor ve sizi aklınızın hayalinizin almayacağı nimetlerle lütuflandırıyor. Bu ilk yaratılış için bir şeyi hak ettik mi? Bunu elde etmek için özel bir şey yaptık mı? Cömert Olan Tanrı’ydı, her zaman öyledir, Tanrı En Zengin Olandır. Dışarıdan bir insanı çevirdiğinizi düşünün; ona evler, arabalar, milyon dolarlar verdiğinizi hayal edin. Tanrı ilk yaratılışta bize bundan çok daha fazlasını yapmıştı. Ve daha sonrasında ilerleyen süreçte biz şunu öğrendik, bu krallıkta içimizdeki birtakım sorunlarla kalmaya devam etmek mümkün değildi, bu krallıkta egoyla ve nankörlükle kalınmaz, günahla burada durmaya devam etmek mümkün değildir. Biz bu dünyada, hatta 7. evrende bulunan her canlı; yıldızlar, ağaçlar, hayvanlar, insanlar, bizler Tanrı’nın bize sunduklarına karşı nankörlük ettiğimiz için, O’nu gereği gibi takdir edemediğimiz, O’nun sevgisine ihanet ettiğimiz için burada bulunuyoruz, bizler Tanrı’nın şanına haksızlık ettik. Eğer sabah metrobüste sıkış tepiş şekilde işe giderken varoluşunuz üzerine düşünmeye başlamışsanız, önce şunu düşünmeniz faydalı olabilir; o metrobüste uykulu halde işe gitmenize sebep olan şey sizin asli günahınızdır. Bu dünyaya günahla, Tanrı’ya karşı nankörlükle geldiğimiz için burada iş arıyoruz, uykusuz gezebiliyoruz veya grip olabiliyoruz, eğer melek olsaydık, o günahı işlemeseydik böyle sorunlarla uğraşmak zorunda kalmayacaktık, her şey o asli günahla bağlantılı bir örüntünün peşinde gidiyor.
Fakat yine de çok şanslı olduğumuzu vurgulamak isterim. İlk günahımızdan sonra Tanrı bize bir şans vermeyebilirdi, krallıktaki çok az bir varlık isyan etmişti, varlıkların çoğu doğru kararı vermişti, onlar melek olarak sınıflanmışlardı ve o melekler, isyancıların cehenneme sürülmesini, Tanrı’nın Krallığından kovulmalarını istemişlerdi, biz bunu 2.surenin 30.ayetinden anlayabiliyoruz, fakat Tanrı En Lütufkar ve En Merhametli olarak buna izin vermedi. Tanrı hepimizin aynı ölçüde isyankar olmadığını biliyordu. O isyan eden ruhlar arasında Davut Peygamber de vardı, Adolf Hitler de, Tanrı bu ruhların aynı yere gitmemesi gerektiğini biliyordu, olaylar tam anlamıyla dışarıdan göründüğü gibi değildi. Bugünün insanını düşünelim, 40 yaş yasasını duyduklarında çılgına dönüyorlar, zamanında meleklerin bize yaptıklarını onlar da başkalarına yapıyorlar, sadece dışarıdan gördükleriyle bir yargıya varıyorlar, falanca şu kişi nasıl cennete alınabilir diyorlar? Biz Kuran’dan öğreniyoruz ki melekler şu anda inananlar için dua etmekteler, bunu 40.surenin 7.ayetinden görebiliyoruz, Tanrı onlara nasıl merhametli olunması gerektiğini öğretiyor, bizlere de bu dünyada öğretiyor, tüm varlıklara aslında En Bilge Olanın Kendisi olduğunu ve bizlerin sadece O’nun müsaade edebildiği kadarını bilebildiğimizi gösteriyor.
Tanrı 7 evreni ve bu dünya gezegenini, hepsini bir kurtarma planını sürdürme adına yarattı. Kurtarılmayı hak eden bir azınlık kendilerini ispatlayarak Tanrı’nın Krallığına geri dönsünler diye Tanrı bize bir şans daha verdi. Cennet, Tanrı’nın onayını ve sevgisini hissettiğimiz yerdir, bu büyük bir zaferdir. Ayrıca Tanrı bizi bağışlamasının da ötesinde müthiş bir cennet sunuyor. Şöyle bir tefekkürde bulunalım, bizler insanlık olarak şu an en uzak Ay’a seyahat edebildik, kendi galaksimizi dahi dolaşamamış haldeyiz ki milyarlarca galaksinin var olduğunu biliyoruz, dünyanın 2280 yılında sona ereceği bilgisine Kurandan sahip olduğumuza göre şunu söyleyebiliriz ki bırakın milyarlarca galaksiyi, kendi galaksimizden çıkmamız veya komşu galaksimiz Andromeda’yı ziyaret etmemiz dahi bu 255 yıllık süre zarfında bilimsel veriler ışığında mümkün değil. Bu bulunduğumuz 7. evren üstelik en küçük olan evren, yine de bu evrenin büyüklüğü dahi nasıl hayran bırakıyor bizleri değil mi? Tanrı’nın bize nasıl bir cennet sunduğunu düşünebiliyor musunuz? Eğer Tanrı’ya en yakınlardan olur ve birinci evrende bulunabilecek bir fiziksel enerjiye sahip olursanız, 7 evreni kaplayan cenneti doyasıya gezebileceksiniz. İnanıp doğru bir hayat sürerek bunu elde edebilirsiniz. Belki dünyadaki test ortamında köyünüzden dışarı adım atmadınız, veya bulunduğunuz şehirden, ya da ülkeden, yahut birkaç ülke gezdiniz ama İsviçre’ye vizeniz çıkmadı, belki ABD’ye gitmek istediniz ama sizi kabul etmediler. Hadi en iyi ihtimali düşünelim, dünya turu yaptınız ve her yeri gezdiniz fakat yine de bu çok küçük değil mi? Ben size 7 evreni ve ek olarak tabii isterseniz yargı gününde oluşturulacak 8. evren cehennemi gezmenizden söz ediyorum. Dünyayı gezseniz bu ödülün yanında ne ki? Dünya gezegeni Samanyolu galaksisinin dış sınırından gözükmüyor bile, en güçlü teleskoplar minik dünyamızı tespit edemiyor. Tanrı işlediğimiz büyük günaha, ve bu dünyada hala işlediğimiz günahlara rağmen bizi neden bağışlamak istiyor? Neden bize bu nimetleri sunuyor? Çünkü Tanrı sevgidir, En Lütufkar ve En Merhametlidir. Tanrı yüceltilsin. O, ortaklara sahip olmanın çok ötesinde. Tanrı’ya tövbe edelim ve hem şimdi, hem de yeni yılda O’nun yolunda çok daha iyi şekilde mücadele edeceğimizi O’na söyleyelim, bizi tekrardan daimi krallığına alıp sevmesi, bizi nimetlendirmesi için O’nun yolunda gayret edelim.
[2:160] Tövbe eden, kendini düzelten ve ilan edenlere gelince, Ben onları günahın bedelinden kurtarırım. Ben Günahın Bedelinden Kurtaranım, En Merhametli Olanım.
[9:72] TANRI iman eden erkeklere ve iman eden kadınlara içinde ebedi kalacakları, akan nehirleri olan bahçeler ve Aden bahçelerinde görkemli köşkler vaat eder. Üstelik TANRI’nın nimetleri ve onayı daha da büyüktür. Bu en büyük zaferdir.
Cennet: Tarif Edilemez Güzellikte
[32:17] (Doğru) işlerinize karşılık bir ödül olmak üzere sizi ne kadar çok sevinç ve mutluluğun beklediği hakkında hiçbir fikriniz yok.
Tuubu ila Allah (Tanrı’ya tövbe edelim)
2.Hutbe
Elhamdulillah ve eşhedu enla ilahe illa Allah, vahdehu la şerike leh.
Tanrı’ya hamd ediyoruz, ve şahitlik ediyoruz ki Tanrı’dan başka tanrı yoktur, O tektir, ortağı yoktur.
Hutbemin bu kısmında Tanrı’nın sevgisini ve ödülünü sonsuza kadar kazanmak için bu dünyada nasıl bir zihin yapısında olmamız gerektiğine dair düşünceler ortaya koymaya çalışacağım. Birinci Hutbede bahsettiğim gibi bizler önceki hayatımızda büyük bir suça karıştığımız için burada bulunuyoruz ve buradaki tek amacımız sadece ve sadece Tanrı’ya minnettar olduğumuzu kanıtlayabilmek. Özel bir operasyonda, özel bir görevde olduğunuzu düşünebilirsiniz veya Ay’a belirli bir parça almaya giden bir astronot olarak kendinizi hayal edebilirsiniz. Bu dünyada gerçek anlamda başka bir amacımız yok, sabah uyandığımızda kendimize bunu hatırlatalım, mesela şunu diyelim. “Ben buraya yalnızda tek bir amaç için geldim, benim asıl evim Yüce Toplum ve bu gezegende tek bir görev için buradayım, ihtiyacım olanı alıp tekrardan asıl yuvama geri dönmeliyim.” Bu aynı zamanda şu demektir; bugün tek görevim sadece Tanrı’ya tapmak. Çünkü bizim zihnimizin merkezinde yer alması gereken asıl mesele budur, bizim payımıza düşen budur. Geri kalan her şeyle Tanrı ilgilenecektir çünkü Tanrı mutlak anlamda özgür olduğumuz tek bir konu bırakmıştır bize. Tanrı’yla mıyız değil miyiz? Bu konuda başarılı bir zihin setini oturtursak geri kalan her şey ile Tanrı Kendisi ilgileneceğini söylüyor.
Öyleyse, ‘Ne yiyeceğiz?’ ‘Ne içeceğiz?’ ya da ‘Ne giyeceğiz?’ diyerek kaygılanmayın. Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa Rabbiniz bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. Siz öncelikle O’nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir.
MATTA 6:31-33
[2:40] Ey İsrailoğulları! Size ihsan ettiğim iyiliğimi hatırlayın. Antlaşmanın size düşen kısmını yerine getirin ki, Ben de antlaşmanın Bana düşen kısmını yerine getireyim ve Bana derin saygı duyun.
[90:4] Biz insanoğlunu, (kendini günahın bedelinden kurtarması için) sıkı çalışsın diye yarattık.
Varlığımızın Amacı
[51:56] Ben cinleri ve insanları, yalnızca Bana tapma amacı dışında yaratmadım.
Bizler Tanrı’nın hoşnutluğunu kazanma, O’na en yakınlardan olma uğrunda doğruluk üzere yarışmak zorundayız. Karşımıza çıkan her fırsat bizi mutlu edebilmeli. Yardıma ihtiyacı olan biri karşımıza çıktığında o kişiyi Tanrı’nın gönderdiğini ve bu sayede Tanrı’nın bizi nimetlendirmek istediğini düşünebiliriz. Bir dostumuza yemek ısmarladığımızda, insanlara güleryüzlü olduğumuzda veya bizi selamlayan bir kişiyi selamladığımızda Tanrı’nın bizi nimetlendirdiğinin farkında olmamız gerekir. Tanrı her şeyi hesaba kattığını bildiriyor.
[9:120] Ne şehir sakinleri ne de etraflarındaki Araplar, (savaş için harekete geçtiğinde) TANRI’nın elçisinin gerisinde kalmaya çalışmasınlar. Kendi işlerine, onu desteklemenin üzerinde öncelik de vermesinler. Zira TANRI uğrunda uğrayacakları herhangi bir susuzluk veya bir gayret yahut bir açlık ya da inkârcıları öfkelendirecek bir adım veyahut düşmana çektirecekleri bir zorluk yoktur ki, kendileri için bir kredi olarak yazılmasın. TANRI, doğruluğa çalışanları mükâfatlandırmayı asla ihmal etmez.
Nazik Olmalısınız
[4:86] Bir selam ile selamlandığınızda daha iyi bir selamla veya en azından aynısıyla karşılık verin. TANRI her şeyi hesaba katar.
Doğruluk üzere disiplinle yarışmalıyız. Tanrı kendi krallığında çalışkan kişileri istiyor. Bizler ruhlarımızı büyütecek imkanların daima ayırdında olmak zorundayız, karşımıza çıkan fırsatlarda bu işin egomuzu mu büyüteceğini yoksa ruhumuzu mu büyüteceğini hesaba katmamız gerekli ve bizler her an ruhun denetimi altında bir hayat sürmekle ilgilenmeliyiz.
73.surenin sonunda Tanrı bize şunu söyler; “Ruhlarınız adına önden ne yollarsanız, onu Tanrı katında çok daha iyi ve cömertçe ödüllendirilmiş olarak bulacaksınız. Ve Tanrı’ya bağışlanma için yalvarın. Tanrı Bağışlayıcıdır, En Merhametlidir.”
[3:133] Rabbinizden bağışlanmaya ve genişliği gökleri ve yeri kuşatan bir Cennete doğru hevesle yarışmalısınız; o, doğruları bekliyor,
Eğer inanıp doğru bir hayat sürersek Tanrı’ya minnettarlığımızı göstermiş oluruz. Bize rehberlik ettiği için Tanrı’ya övgüler sunmalıyız. Bu çok az insanın sahip olduğu büyük bir nimettir. Tanrı en içteki duyguları bilen olduğu için aslında büyük kavgadan sonra şeytana tam anlamıyla kalbinde taraf tutmayan ve kurtarılmayı hak eden kişileri bilgisi dahilinde direkt de kurtarabilirdi ama Tanrı hem cennetin hak edilen bir yer olduğunu bize öğretti, hem kendimizi ispatlamamızı istedi, hem de bizlere bolca kredi kazanacağımız koşullar oluşturdu, O’na yücelik olsun. Dileriz ki bu dünyadaki amacımızdan asla şaşmadan minnettar kimselerden oluruz.
[8:17] Onları öldüren siz değildiniz; TANRI’ydı onları öldüren. Attığın zaman atan sen değildin; TANRI’ydı atan. Fakat O, imanlılara böylelikle çok fazla kredi kazanma şansı verir. TANRI İşitendir, Her Şeyi Bilendir.
[47:31] Biz, aranızdan çabalayanları ve kararlılıkla sebat edenleri ayırt etmek için kesinlikle sizi test edeceğiz. Sizin gerçek niteliklerinizi açığa çıkarmalıyız.
[76:3] Ona iki yol gösterdik, ardından o ya minnettardır ya da nankör.
[22:37] Onların ne etleri TANRI’ya ulaşır, ne de kanları. O’na ulaşan sizin doğruluğunuzdur. Onları size boyun eğdirdi ki, size rehberlik ettiği için TANRI’yı yücelterek minnettarlığınızı gösteresiniz. Hayırseverlere müjde ver.
[34:13] Ona istediği her şeyi yaptılar—duvarda bulunan oyuklar, heykeller, derin havuzlar ve ağır kazanlar. Ey Davut ailesi! Minnettarlığınızı göstermek için (doğruluğa) çalışın. Kullarımdan sadece az bir kısmı minnettardır.
Namaz kılalım
EKİMUS SALAT
Hutbe: Ömer
Son yorumlar