25.07.2025 – Cuma Hutbesi – Şeytan’ın Vaadi

ELHAMDÜLİLLAH VE EŞHEDÜ EN LÂ İLÂHE İLLA ALLAH VAHDEHÛ LÂ ŞERİKE LEH.
Tanrı’ya övgüler olsun. Şahitlik ediyoruz ki Tanrı’dan başka tanrı yoktur; O tektir, ortağı yoktur.
Tanrı irade ediyorsa Bugün vereceğim hutbemde Şeytan’ın verdiği vaat ve Ademoğlu’nun yaratılış itibariyle Tanrı’ya tapınmada yeterli olması konusuna değineceğim. Kuran’ı okuduğumuzda Şeytan’ın ne vaat ettiği ve Tanrı’nın neler vaat ettiği hakkında ayetler görürüz. Tanrı’nın kaynağının sınırsız olduğunu biliyoruz. Peki Şeytan’ın kaynağı ne olabilir? Sahip oldukları ile insanlara ne vaat edebilir?
[4:120] Onlara vaatte bulunup onları ayartır; ŞEYTANIN VAADİ BİR İLLÜZYONDAN fazlası değildir.
[17:64] … paralarına ve evlatlarına ortak olabilirsin ve kendilerine vaatte bulunabilirsin. ŞEYTANIN VAAT ETTİĞİ HER ŞEY, BİR İLLÜZYONDAN fazlası değildir.
[17:65] “Kullarıma gelince, sen onlar üzerinde hiçbir güce sahip değilsin.” Bir savunucu olarak Rabbin yeter.
Nisa suresi 120. Ayette ve Beni İsrail Suresi 64. Ayette okuduğum gibi Şeytan’ın elinde ne varsa, tüm aletleri ve tüm gücüyle yaptığı HER ŞEY TÜMÜYLE bir illüzyondur. İki ayet sonra ise Tanrı’nın vaadini okuruz Tanrı’nın vaadi ise Gerçektir.
[4:122] İman edip doğru bir hayat sürenlere gelince, onları içinde ebedi kalacakları, akan nehirleri olan bahçelere kabul edeceğiz. Böyledir TANRI’NIN GERÇEK VAADİ. Kimin sözleri Tanrı’nınkinden daha doğrudur?
[35:5] Ey insanlar! Tanrı’nın vaadi gerçektir; bu nedenle bu aşağılık hayat tarafından başka tarafa çevrilmeyin; önemsiz illüzyonlarca Tanrı’dan başka tarafa çevrilmeyin.
Tanrı verdiği sözlerden caymaz. Şeytan’ın ise tüm vaadi illüzyondur yani gerçek değildir. Başka bir ayette Şeytan’ın yoksulluk vaat ettiğini okuruz.
[2:268] Şeytan size YOKSULLUĞU VADEDİP kötülük işlemenizi emreder, oysa Tanrı size KENDİSİNDEN BAĞIŞLANMA VE LÜTUF VADEDER. Tanrı Cömerttir, Her Şeyi Bilendir.
Şeytan’ın tüm vaadi illüzyon olduğuna göre yoksulluk vaadi bir illüzyondur. Yoksulluk illüzyonuna kanmak ise bize kötülük işlettirir. Kişiyi iyilik işlemekten alıkoyar
[3:134] ki onlar İYİ ZAMANLARDA olduğu gibi KÖTÜ ZAMANLARDA da bağış yapanlardır…
Başta okuduğum Nisa Suresi 120. Ayetten önceki ayetlere baktığımızda Şeytan’ın Tanrı’nın yaratılışını bozmayı emredeceğini okuruz:
[4:116] (Eğer ölünceye kadar devam ettirilirse) Tanrı puta tapmayı bağışlamaz ve daha küçük suçları irade ettiği kimse için bağışlar. Her kim Tanrı’nın yanında herhangi bir putu ilahlaştırırsa derin bir sapıklıkla sapmıştır.
…
[4:119] “Ben onları saptıracağım, onları ayartacağım, onlara çiftlik hayvanlarının kulaklarını işaretleyerek (belirli etleri yemeyi yasaklamalarını) emredeceğim ve onlara TANRI’NIN YARATIŞINI BOZMALARINI EMREDECEĞİM.” Kim Tanrı yerine şeytanı bir rab olarak kabul ederse, esaslı bir kaybı üzerine çekmiştir.
[30:30] Bu nedenle, kendini koyu tek tanrıcılığın dinine ada. İşte böyledir Tanrı’nın insanların içine yerleştirdiği doğal içgüdü. Tanrı’nın bu tür yaratışı asla değişmeyecektir. Mükemmel din budur, fakat insanların çoğu bilmez.
Şeytanın bozmalarını emrettiği yaratılış doğal içgüdümüzdür. Yani tek tanrıcılık. Şeytan yaratılışımızı bozup bizim şirk işlememizi ister.
Ayrıca, Şeytan bizim yoksul olduğumuza inanmamızı ister. Tanrı bize bu Dünya’da ihtiyacımız olan her şeyi verdi. Vereceği her şeyin bizim için doğru bir zamanı var. Ona gerçekten ihtiyacımız olduğu zaman onu elde edeceğiz. Örneğin yeterli maddi kaynağımız olmadığını düşünüyoruz, daha fazlasını arzu ediyoruz. Bu şu an bizim bağış yapmamıza engel olmamalı. Eğer Tanrı Kuran’da bize üzerimize kaldıramayacağımız bir yükü yüklemeyeceğini söylüyorsa bu yolculukta başarılı olmak için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz demektir. Kuran’daki emirleri yerine getirmek için her şeye sahibiz: Tek tanrıcı içgüdümüz ve doğru yolda gitmeye olan isteğimiz ile Tanrı kendisine saygı duyan herkes için bir çıkış yolu yaratacaktır. Şimdi tövbe edelim.
Tûbû ilâ Allah.
2. Hutbe
ELHAMDÜLİLLAH VE EŞHEDÜ EN LÂ İLÂHE İLLA ALLAH VAHDEHÛ LÂ ŞERİKE LEH.
Tanrı’ya övgüler olsun. Şahitlik ediyoruz ki Tanrı’dan başka tanrı yoktur; O tektir, ortağı yoktur.
Bir şeylerden eksik olduğumuza inandığımız zaman Şeytan’ın tuzağına düşmüş oluruz. Daha iyi finansal duruma, kıyafetlere, entelektüel seviyeye sahip olursam daha iyisini yaparım düşüncesi bizim için yararlı olabilir. Yalnızca bu bizim şu an Tanrı’ya tapınmamızı engellemiyor ise bu bizim için yararlıdır. Davut elindeki sapan ile Golyat’ın karşısına çıktığında “Elimde kılıç olmalı, bunu yapamayacağım!” demedi. Davut her şeye gücü yetenin onun yanında olduğunu biliyordu. Silahların bir gücü yoktur. Bu Davut’un görevini yerine getirme bakımından yoksul olamayacağı anlamına geliyor.
33 Saul, “Sen bu Filistli’yle dövüşemezsin” dedi, “Çünkü daha gençsin, o ise gençliğinden beri savaşçıdır.” … 37 Beni aslanın, ayının pençesinden kurtaran RAB, bu Filistli’nin elinden de kurtaracaktır.” (Samuel 17)
Tanrı Musa’yı ise özel bir görev için görevlendirildi.
[26:10-15] Hani Rabbin Musa’ya seslenmişti: “Haddi aşan o halka git. “Firavun’un halkına; belki kendilerini düzeltirler.” Dedi ki “Rabbim! Beni inkâr edeceklerinden korkuyorum. “Öfkemi kaybedebilirim. Dilim tutulur; kardeşim Harun’u çağırt. “Ayrıca bana bir firari gözü ile bakıyorlar; beni öldürecekler diye korkuyorum.” Dedi ki “Hayır (yapmayacaklar). Kanıtlarımla gidin. Biz dinleyerek sizinle birlikte olacağız.”
Musa’nın elinde Firavunun karşısına çıkmasının iyi bir fikir olmayacağına dair güçlü argümanları vardı. Bu eksikliklerin onun Tanrı’nın kendisine verdiği görevi yerine getiremeyeceğine sebep olabileceğini düşünüyordu. Ancak Musa’nın düşüncesi bir illüzyondur. Tanrı Musa’ya bu emri verdiği an bu görevi yerine getirmek için Tüm imkanlara sahiptir.
[6:103] Hiçbir bakış O’nu kuşatamaz, fakat O tüm bakışları kuşatır. O Şefkatlidir, Haberdardır.
Şayet Davut’un ve Musa’nın durumuna biz karar verecek olsaydık: Davut’un eline bir kılıç verme, Musa yerine ise iyi bir vaiz gönderme yoluna gidebilirdik. Ancak bizler Tanrı’nın kurmuş olduğu planın bilgisine sahip değiliz. Benzer şekilde kendi hayatımızda da eksik olduğumuzu hissedebiliriz. Birtakım emirleri yerine getirmekte yetersiz olduğumuzu düşündüğümüzde. Şunu hatırlayalım: Tanrı bizi tek tanrıcı bir içgüdü ile yarattı. Bu bizim yakıtımız. Kuran ise bizim kullanım kılavuzumuz. Bir mühendis arabayı yaratırken tüm motorun içindeki parçalardan geri kalan tüm bileşenlere hâkimdir. Nasıl zayıflıkları olduğuna hâkimdir. Tanrı’da bizi yaratırken nelerde eksik olduğumuzu, hayatımızda nasıl bir yolculuk geçireceğimize tamamen hâkimdir. Tanrı bir noktada bizim yetersiz olacağımızı bilir (yeterli eğitime sahip olmamak, maddi durumu iyi olmamak, bir hastalığı olmak gibi). Kuran’daki tüm emir ve yasaklar Her Şeyi Bilen’in bilgisine göre tasarlandı. Görevimizi ŞİMDİ yerine getirmekte eksik değiliz. Bir sorun karşımıza çıktığında eğer Tanrı’ya güveniyorsak O’nun üstesinden gelebiliriz.
[2:268] Şeytan size yoksulluğu vadedip kötülük işlemenizi emreder, oysa Tanrı size KENDİSİNDEN BAĞIŞLANMA VE LÜTUF VADEDER. Tanrı Cömerttir, Her Şeyi Bilendir.
Tanrı’nın vaadi olan bağışlanma ve lütuf ise Dünya’daki her şeyden daha değerlidir. Yoksul olduğumuzu zannettiğimiz şeylerin tümüne hatta iki katına sahip olsak bile Bunu Tanrı’nın bağışlamasına değişemeyiz.
Son olarak Tanrı’nın emirlerini şimdi, şu zaman yerine getirmenin önemi ile alakalı bir örnek vermek istiyorum :
Oyun geliştiricisinin oyunculara şöyle bir not bıraktığını düşünelim: “Başarılı olmak için ihtiyacınız olan her şeyi size verdim. Araçlar, talimatlar… Hepsi hazır. Açıklanmayan şeylerin görevi tamamlamanızla bir alakası yok. Henüz anlayamadığınız şeylerle zaman kaybetmeyin. Bu gizemler oyunu bitirdiğinizde size açıklanacak. Ancak kazanmak için göreve odaklanmalısınız. Kaynak kodu hakkında spekülasyon yapmaya devam eder miydiniz, yoksa sonunda “başlat” düğmesine basıp oyuna girer miydiniz?
Hayat, tıpkı oyun gibi sonludur. Zaman akıp gidiyor ve yeniden başlatma düğmesi yok. Görev acil. Her şeyden önce O’nu memnun eden şeyleri yapmayı önceliklendirerek Tanrı’ya ibadet etmeliyiz. Minnettarlığınızı göstermeli, sadaka vermeli, emirlerine uymalı ve dürüst olmalıyız. Elbette, oyunun tasarımına hayran kalın. Yaratıcının gizemlerini düşünün. Ama unutmayın: Köylüler hâlâ kurtarılmayı bekliyor. Son bölüm sonu canavarı hâlâ ufukta. Görevi tamamlamanız gerekiyor. “Başlat”a hiç basmazsanız, en büyük gizem oyunun nasıl inşa edildiği değil, neden hiç oynamadığınız olacaktır.
Ekîmûs Salât.
Hutbe: Ali
Son yorumlar