27.12.2024 – Cuma Hutbesi
1. KISIM –
Elhamdûlîllâh ve eşhedû enlâ ilâhe illâ Allah, wâhdehû lâ şerîkeleh.
Tanrı’nın Sözü ile Oynamak
[9:127] Ne zaman bir sure vahyedilse, içlerinden bir kısmı “Sizi gören biri var mı?” dercesine birbirlerine bakarlardı. Ardından ayrılırlardı. Böylece Tanrı onların kalplerini çevirdi, çünkü onlar kavrayamayan insanlardır.
Okuduğum bu ayet Berâe suresinin son ayetidir. Kuran’ın başından bu sureye kadar olan “Tanrı” kelimesinin toplam geçiş sayısı on dokuzun tam katıdır [Ek 24(3)]. Kuran boyunca “Tanrı” kelimesinin on dokuzun katı olarak geçmesi ile düşündüğümüz zaman bu bilgi sizce ne anlam ifade ediyor olabilir? Burada Kuran geneli için geçerli olan bir durumdan, belirli bir koşulu olan duruma geçiş yapıyoruz. “Sure 9’un sonuna kadar” olan bir koşul. Sure 9’un sonuna kadar dememizin sebebi bildiğiniz üzere; pek de çoğunluk sayamayacağımız “Müslüman” grubunun, ellerinde hiçbir delil olmamasına rağmen, bu ayetin sonunda iki ayetin daha (128&129) olduğuna inanmasıydı. Dinleri ellerinden gitmeden, çocukları Teslimiyet dinine girmeden evvel, bu kişiler Kuran’daki emirlerin birçoğunu görmezden gelirlerdi ve o dönemki Teslim Olanlara: “Siz Kuran’dan ayet atıyorsunuz!” derlerdi. Kuran’daki: Bu kutsal yazı hatasızdır, eksiksizdir, tamdır… ayetlerini reddedercesine: “Kuran yetiyorsa namazın rekatlarını göster.” gibi komik ifadelerde bulunurlardı… Artık bu kişiler için endişelenmeyi, dert edinmeyi bırakalım. Tanrı’nın mucizesine odaklanalım. Mutlak olanın, Geleceği Bilenin, Bilgeler Bilgesinin, En Lütufkâr ve En Merhametli Olanın; geçmiş mucizelerin gerçek olduğunu kanıtlayan mucizesine bir bakalım. Muhammed peygamberin kendi eliyle yazdığı kitaptan mucize.
Küçük bir müzede sergilenmek üzere bir eser yarattığınızı düşünün. Önünüzde boş bir kâğıt var bu kâğıda kalem ile anlamlı bir işaretleme yaptınız. Bu işaretiniz ile kâğıtta bir bilgi oluşturdunuz. Bu işlemi 113 kâğıda daha yaptınız. Ancak 114. kâğıtta işaretleme yapmadınız. Eseriniz müzede sergileniyor. Ziyaretçilerin kafasındaki soru bu kâğıt neden boş olabilir olacaktır. Bu düşünce deneyi ile Sure 9’u birlikte düşünelim. 9. surenin nelere sahip olduğunu veya olmadığını. Düşünüyoruz çünkü bu surede zamanında orada olmaması gereken ama olan bir şeyler vardı. Eserdeki sistematikliği öngöremeyen bir ziyaretçi kâğıda işaretleme yaptı. Ancak öngöremediği şey şuydu ki: Geri kalan 113 kağıttaki bilgi, 114. kâğıt boş olacak demekti.
- Sure 9; besmelesiz bir suredir.
- Başında başlangıç harfi barındırmayan bir suredir.
- “Nun” harfi ile biten bir suredir.
- Ayet sayısı asal olan bir suredir.
- Ayet sayısı tek olan bir suredir.
- Ayet sayısı “9” rakamı ile SONLANMAYAN bir suredir.
- İçinde 128. ayet BULUNDURMAYAN bir suredir.
- …
Bu şekilde Berâe suresini diğer surelerden veya sure gruplarından ayıracak özellikleri sınıflandırıyoruz. Unutmayın, orada olmaması gereken cümleleri tespit etmeye çalışıyoruz. Bir şeyin orada olmaması da kendi başına bir bilgi teşkil eder. Bundan sonra kendimize birkaç soru sormamız gerek. Örneğin; surelerin başında 113 adet besmele saydık. Bu sayının on dokuzun tam katından bir eksik olması bizi şüphelendirdi ve 114. besmeleyi aramaya koyulduk. 114. besmeleyi tam 19 sure sonra; 27. Surenin 30. Ayetinde bulduk. Soru şudur: bu bilgiyi üzerinde sayım yapılacak hale nasıl getirebilirim?
[27:30] “O, Süleyman’dandır ve ‘En Lütufkâr, En Merhametli olan Tanrı’nın adıyla’dır.
Dipnot: 27:30 Bu ayete dâhil olan ‘Besmele,’ 19 sure önceki Sure 9’dan kayıp olan ‘Besmeleyi telafi ediyor. Bu da ‘Besmele’nin geçiş toplamını 114’e, 19×6’ya tekrar kavuşturuyor.
Aynı şekilde Berâe suresinin başlangıç harfi barındırmayan bir sure olmasını değerlendiriyoruz.
Elbette sayımlarımızı yaparken sayabileceğimiz şeylere ihtiyacımız olacak. Bunlar bildiğiniz üzere: Sure ve ayet numaraları, ayet sayıları, kelime sayıları, ayet toplamları gibi Kuran’ın içinden bilgilerdir.
Kimi zaman Kuran genelinde sayım yaptığımız gibi kimi zaman tanımlı bir aralıkta sayım yaparız. Bu aralıkların; eklemeyi içinde barındıracak şekilde seçilmesi gerekir. Örnek olarak:
- Kayıp besmeleden EKSTRA BESMELEYE kadar.
- Kuran başından Sure 9’un SONUNA kadar.
- Kuran başından BAŞLANGIÇSIZ sureler.
- Sure 9’dan itibaren BAŞLANGIÇSIZ sureler.
- Sure 9’dan 74:30’a kadar. (74:30 “19” ile ilişkilenen bir ayettir).
- …
Peki şimdi ne yapabiliriz? 27:30’u aralık oluşturmak için kullandık. Şimdi sayım yapmamız gerekiyor. Sayım yapabilmek için bir kelime seçin. Aklınıza gelen ilk kelime tahminimce “Tanrı” kelimesi olacaktır. Şimdi Tanrı kelimesi olan ayetleri sayalım. Bu aralıkta Tanrı kelimesini barındıran toplam AYET SAYISI 513’tür yani 19×27. [Ek 24(6)].
Başka bir örnek olarak, Kuran başından başlangıçsız sureler aralığında işlem yapalım (Sure 9 Başlangıçsız bir suredir). Müslümanlar 128 ve 129’un Sure 9’un sonunda olduğunu iddia ediyorlar. Yani SON İKİ AYETİN 128&129 olduğunu. Son iki ayetin bu senaryoda bir karşılığı olduğu için bu bilgiyi kullanabiliriz. Şimdi bu aralıkta son iki ayetleri Kuran boyunca toplayalım. Fatiha’nın son iki ayeti 6. ve 7. ayetler. 6+7=13, Sure 9’da 126+127=253 ile Kuran sonuna kadar devam ettiğimizde elde ettiğimiz sayı 6897’dir. Yani 19×363. [Ek 24 Tablo 29]
Burada son iki ayet bilgisini gerçekte orada var olmayan bir şey üzerinden aldık. Ek 24’te buna benzer sürüsüyle veri vardır. Bu veriler on dokuz sayısı ve Tanrı hakkında birçok şey anlatır. Ek 1’deki İnsanüstü sayısal kombinasyonlarla birlikte üzerine durmamız için orada bekliyorlar.
Tûbû ilâ Allah.
2. KISIM
Elhamdûlîllâh ve eşhedû enlâ ilâhe illâ Allah, wâhdehû lâ şerîkeleh.
Mucizenin Parçası
Biliyorsunuz ki tek basamaklı sayma sayıların ilki “1”dir, sonu ise “9”. Bu iki rakamın yan yana gelmesi (19) Tanrı’nın bir sıfatı olan Alfa ve Omega (en içte ve en dışta olan) ile ilişkilendirilir. Vâhîd (Bir) Kelimesinin harflerin sayısal karşılığı 19’dur. Bu kelime Kuran’da Tanrı kelimesine atıfta bulunacak şekilde tam 19 kere geçer. 19 Mucizesi: Tanrı’nın gerçek olduğunu, ölüleri dirilttiğini ve Her Şeye Gücü Yeten olduğunu kanıtlar.
Yedi Uyurların mağaradan 309 sene sonra çıkması o dönem için bir mucizeydi. Ancak günümüzde bu unutuldu. Yüce Rabbimiz bu sayıyı çok daha büyük bir mucizenin “bir parçası” olarak getirdi.
300 + 9
[18:25] Onlar mağaralarında üç yüz yıl kalıp dokuz artırdılar.*
Dipnot: 18:25 300 güneş yılı ile 300 ay yılı arasındaki fark dokuz yıldır. Bu nedenle, Dünya’nın sonunun, Dünya’nın sonundan 300 yıl (309 ay yılı) önce, MS 1980 (HS 1400) yılında keşfedilmiş olması, Her Şeye Kadir Olan tarafından önceden belirlenmişti.
Eğer 300 ve 9’u ayırmadan 309 denilseydi tıpkı Nuh peygamberin yaşının “1000-50” (29:14) olarak söylenmesi gibi Kuran’daki sayıların toplamının 19’un tam katı olmamasına sebep olacaktı. Rabbimiz Bedir’de Müslümanları beş bin (3:125) melekle destekledi. O meleklerin sayısı on dokuz kodunun bir parçası hâline geldi. Tanrı yüceltilsin.
Berâe suresinin matematiksel kurgusu tıpkı Yedi Uyurların sayıları gibi bize Tanrı’nın Dizayn Eden sıfatıyla her şeyi önceden tasarladığını anlatır. Şeytanın mâlum ekleme teşebbüsü neticesinde oluşan girift sistem, evrenler yaratılmadan önce çoktan belirlenmişti. Bizim yaratım süreçlerimiz zaman-mekânda sınırlıdır. Ancak böylesi bir sistemin yaratıcısı bu sınırlamalardan bağımsızdır. O Zamanın ve Mekânın yaratıcısıdır. Bu parçaları birbirine bağlayacak ve bir bütün haline getirecek kadar kudreti olan yegâne güç o Tek Tanrı’dır. Tanrımız evrenlerini elinde tutar ve onu dilediği gibi şekillendirir. O ne yaparsa güzel yapar. O’nun mucizelerini/ayetlerini incelemek ise bizlere keyif verir. İmanlıların imânını arttırır (74:31).
Tanrı’nın yarattığı çoğu insan için sıradan her gün gördüğümüz şeyleri hayal edelim. Tanrı’nın yarattığı sıradan bir ağacın geçirdiği serüveni düşünelim. Bir ateş topundan karmaşık bir yapı haline geldi. Yaprakların yüzeyinde ağ gibi dolaşan ince damarların, yaprakların farklı renklerinin, farklı şekillerinin ve farklı dokularının ihtişâmını gözümüzde canlandıralım. Sadece yaprakların kendisini değil. Yine bir ateş topundan evrimleşen rüzgârın yaprakla dansını, Kızıl Güneşin atmosferi delip ağaca düşen ışığını hayal edelim. Bu ışıkların, seslerin, şekillerin ve hareketin birlikte çalıştığı zarif, huzur verici bir andır. (Tanrı’nın Hediyesi)
Peki şimdi biz niçin “sıradan” üzerine düşündük? Sıradan şeyler bizi gizemli bir sisteme hayran eder. Sıradan şeyler kendiliğindenlik barındırır. O’na bakarken yaşadığımız his: “zaten hep oradaydı”dır. Sıradan olması O’nun etkileyiciliğinden bir şey götürmez. Doğasında bir karışıklık ve tanımlanması güç bir düzen barındırır. Sıradan olanın niteliğini manzara kavramı üzerinden izâh etmek istiyorum.
Güzel bir manzaraya bakmak insana haz verir. Manzara genelde tek bir şey değildir. Manzara art arda verilen ayrışık parça ve anlık bir bakıştır. Bu parçalar tek başına bir mâna ifade etmezler. Parçalara yapılacak müdâhaleler o manzaranın doğallığını kaybetmesine yol açacaktır. Manzaraya yakından bakan birisi; “bu parça buraya dâhil değil” diyebilir. Manzaraya yapılacak en iyi müdahale, onun yaratıcısından olmalıdır. Zira Bütünün tümbilgisi onunladır.
Kuran’ı güzel bir manzara olarak tahayyül ettiğimizde, 9:128&129 bu manzaraya yapılan bir müdâhaledir. Eklenen küçük parça Allah, ilah, Rahîm ve Resûl kelimelerini barındırır ve manzarayla bütün olması manzarada “doğal” durmayan bir görünüm verir. Buna benzer bütüne bakınca eklemeleri ifşâ eden birçok veri bulunur. Bu veriler 128&129’un varlığını mesele edinen, aralarındaki bağıntı önceden tanzim edilmiş, anlamı planlanmış parçalar bütünüdür. Bu verileri akıl süzgecinden geçirdikten yapılması gereken şey, bu iki sahte ayeti zaten ait olmadığı yerden alıp atmaktır. [Köpüğe gelince, o boşa gider, oysa insanlara faydası olan şey yere yakın kalır. (13:17)].
Tüm bir mucizeye uzaktan baktığımızda gördüğümüz güzel şeyi tasarlayan Kudretli yaratıcının, doğadaki ağacın geçtiği süreci ve o andaki güzelliğini tasarlayan yaratıcının aynı olduğunu anlayabiliriz. Anlaması Kolay Taklidi İmkânsız.
Onlar Bir Sinek Yaratabilirler mi?
[22:73] Ey insanlar! İşte üzerinde dikkatle kafa yormanız gereken bir mesel: Tanrı’nın yanına yerleştirdiğiniz putlar, asla bir sineği yaratamazlar, hatta bunu yapmak için bir araya toplansalar bile. Dahası, eğer sinek onlardan herhangi bir şey kapsa, onu geri alamazlar; takip eden de zayıftır, takip edilen de.
[2:26] Tanrı minik sivrisinekten ve daha büyüğünden herhangi bir alegori* zikretmekten çekinmez. İman edenlere gelince, onlar bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. İnkâr edenlere gelince, onlar da “Tanrı böyle bir alegori ile ne demek istedi ki?” derler… 1. Ayet
[74:31] Biz Cehennemin muhafızları olmaları için melekleri görevlendirdik ve onların sayısını (19’u) da (1) inkârcıları rahatsız etsin, (2) Hristiyanları ve Yahudileri (bunun ilahi bir kutsal yazı olduğuna) ikna etsin, (3) imanlıların imanını güçlendirsin, (4) Hristiyanların, Yahudilerin ve aynı zamanda imanlıların kalplerinden tüm şüphe izlerini gidersin, (5) kalplerinde şüphe barındıranları ve inkârcıları ifşa etsin diye tayin ettik; onlar diyecekler ki “Tanrı bu alegori ile ne demek istedi ki?”… 2. Ayet
Sinek yaratsınlar veya daha büyüğünü (19) taklit etmeye çalışsınlar ikisi aynıdır.
Sure ve Ayet No. Toplamları= 22+73=95 +2+26+74+31=228 (19×12) (Tanrı Yüceltilsin)
Ekîmûs Salât.
Hutbe: Ali Güven
Son yorumlar