
7.02.2025 – Cuma Hutbesi – İnananların Çoğu Cehenneme Gidecek

Elhamdülillah: TANRI’ya övgüler olsun.
Ve eşhedü en la ilahe illa ALLAH vahdehu la şerike leh: Şahitlik ediyoruz ki o tek Tanrı’dan başka tanrı yoktur, O tektir, O’nun ortağı yoktur.
İnananların çoğu Cehenneme gidecek. Evet yanlış duymadınız, Tanrı’ya, Kutsal Yazılara, Meleklere, Peygamberlere inananların ÇOĞU Cehenneme gidecek. Bu, kulağa korkunç geliyor. Bu, elbette ki kimsenin kişisel görüşü değildir. Bu kadar iddialı bir şey ancak Kuran’da varsa söylenmelidir ve bu Kuran’da mevcuttur. Şimdi ayetlere dikkatle bakalım.
İnananların Çoğu Cehennemliktir
[29:61] Onlara “Gökleri ve yeri kim yarattı, Güneş’i ve Ay’ı hizmetinize kim verdi?” diye sorsan “TANRI” diyeceklerdir. Öyleyse neden saptılar?
[29:62] TANRI, yarattıkları arasından seçtiği kimseler için rızkı artıran ve onu kesintiye uğratandır. TANRI her şeyin tamamen farkındadır.
[29:63] Eğer onlara “Ölü toprağı canlandırmak için gökyüzünden suyu kim indirir?” diye sorsan “TANRI” diyeceklerdir. De ki, “TANRI’ya övgüler olsun.” Onların çoğu anlamaz.
Tanrı’ya İnanıyorlar, Yine de Cehenneme Gidiyorlar
[39:38] Eğer onlara “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan “TANRI” diyeceklerdir. De ki, “O halde neden TANRI’nın yanına putlar yerleştiriyorsunuz? Eğer TANRI bana bir sıkıntı irade etmiş olsa, onlar böyle bir sıkıntıyı giderebilirler mi? Ve eğer O bana bir nimet irade etmiş olsa, onlar böyle bir nimeti engelleyebilirler mi?” De ki, “Bana TANRI yeter.” Güvenenler O’na güvensinler.
Bu ayetlerden açıkça gördüğümüz gibi inananların da Cehenneme gidebileceğini anlıyoruz. Hem de çoğunun. Çünkü çoğunluk putperestlik yapmadan inanmaz. Bu durum, kulağa korkunç geliyor değil mi? Ya biz de bunlardan olursak? Çünkü neticede biz de inanıyoruz. Peki bizi kurtaracak inanç nasıl bir inanç olmalıdır. Gökleri ve yeri yaratan kimdir sorusuna tereddütsüz, ‘’Tanrı’dır” diyen birisinin inancında nasıl bir sorun var ki, bu kişi Cehenneme gidiyor. Şimdi hepinize sorsam, ‘’görkleri ve yeri kim yarattı?” Cuma namazına gelmenizden belli ki 😊, tereddüt ve duraksama göstermeksizin “Tanrı” diyeceksiniz. Peki ya inancınız yukarıdaki kategoriye giriyorsa? Ya inancınız Tanrı’nın beklentisini karşılamıyorsa? Bunu nasıl bilebiliriz? Rabbimize yücelik olsun, Kendi rahmetinden bizlere bir elçi göndererek vahiylerini okudu ve bizlere beklentisi olan inancı açıkladı… Şimdi ayete ve dipnotuna bakalım…
Her Şeyi Tanrı Yapıyor*
[8:17] Onları öldüren siz değildiniz; onları öldüren TANRI’ydı. Attığın zaman atan sen değildin; atan TANRI’ydı. Fakat O, inananlara böylelikle çok fazla kredi kazanma şansı verir. TANRI İşitendir, Her Şeyi Bilendir.
*8:17 Tanrı’ya inanmak, O’nun niteliklerine inanmayı gerektirir, bunlardan biri de her şeyi O’nun yapıyor oluşudur. Tanrı’yı tanımadan inanç olmaz (23:84-90). Kötü şeyleri biz üzerimize çekeriz ve Tanrı’nın yasalarına uygun olarak Şeytan tarafından gerçekleştirilir (4:78-79, 42:30).
İnananların Çoğu Cehennemliktir*
[23:84] De ki, “Kime aittir yeryüzü ve üzerindeki herkes, eğer biliyorsanız?” [23:85] Diyecekler ki “TANRI’ya.” De ki, “O halde neden dikkate almıyorsunuz?” [23:86] De ki, “Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi?”
[23:87] Diyecekler ki “TANRI.” De ki, “O halde neden doğru olana dönmüyorsunuz?” [23:88] De ki, “Her şey üzerindeki tüm egemenliği elinde bulunduran ve hiçbir yardıma muhtaç değilken tek yardım edebilecek kimdir, eğer biliyorsanız?”
[23:89] Diyecekler ki “TANRI.” De ki, “Nerede yanıldınız?”
*23:84-89 Tanrı’ya olan inanç, ancak eğer birisi Tanrı’nın niteliklerini tanıyorsa geçerlidir, örneğin Tanrı’nın her şeyi kontrol ettiği gerçeği gibi (8:17). Tanrı’yı tanımayan inananlar gerçekte inananlar değildirler. İnananların çoğu, peygamberler ve azizler gibi güçsüz putları ilahlaştırarak inançlarını geçersiz hale getirirler (6:106).
Gerçek inanç ile geçersiz inanç arasındaki fark ya da gerçek tek tanrıcılık ile sahte tektanrıcılık arasındaki fark, Tanrı’nın niteliklerini gereği gibi takdir etmek ile etmemek demektir. Takdir etmek sadece düşünce düzeyinde veya söz düzeyinde değil, pratikte olmalıdır. Hayatımızın her bileşeninde bunu gerçekleştirmektir. Şimdi inancın merkezi, ana fikri veya başkentine bakalım… Belki de her şeyin düğümlendiği nokta, Tanrı’nın en temel niteliklerinden olan TANRI’NIN TAM KONTROL DURUMUNDA OLDUĞUNU takdir etmektir. Bu niteliği bilmeden ve bunu takdir etmeden Tanrı’nın Mutlak Otoritesi takdir edilmiş olmaz. Hatırlayın, bizim burada bulunma amacımız Tanrı’nın Mutlak Otoritesini onaylamaktır. İnanç bu kalitede olmazsa, o inanç geçersiz bir inançtır, sözde bir inançtır ve Cennete götürmeyecek bir inançtır.
TANRI’NIN TAM KONTROL DURUMUNDA OLDUĞUNA “inanmak” ne
demektir, kendi tefekkürlerime göre gündelik hayattan örnekler vereceğim.
Örneğin, iş yerinizde sizi rahatsız eden bir durum oldu ve size içinize dolup taşan öfke, kızgınlık, kaygı, endişe gibi duygular size yön veriyorsa, siz TANRI’NIN TAM KONTROL DURUMUNDA OLDUĞUNU tam olarak takdir
etmemişsiniz demektir. Başkasına güç verdiğiniz için tektanrıcılığınız tam olarak oturmamıştır. Bundan arınmadığınız sürece testleriniz devam edecektir.
Örneğin, başınıza gelen bir musibet karşısında umutsuzluğa, korkuya kapıldıysanız ve bu duygular sizi esir aldıysa siz TANRI’NIN TAM KONTROL DURUMUNDA OLDUĞUNU tam olarak takdir etmemişsiniz demektir. Hala başkalarına veya başka bir şeye güç veriyorsunuz demektir.
Örneğin, durumlar sizi depresyona, derin üzüntüye, umutsuzluğa sokuyorsa, siz TANRI’NIN TAM KONTROL DURUMUNDA OLDUĞUNU tam olarak takdir etmemişsiniz demektir. Tektanrıcılığın pratiğini hala yaşamamışsınız ve meyvelerini hala tam tatmamışsınız demektir.
Örneğin, rızık korkusu, para kaybı korkusu, fakir olma korkusu yaşıyorsanız ve zihniniz sürekli bunlarla meşgul ise, ‘’nasıl olacak bu durum’’ deyip derin bir üzüntülü endişe içinde iseniz, siz TANRI’NIN TAM KONTROL DURUMUNDA OLDUĞUNU tam olarak takdir etmemişsiniz demektir. Tanrı’yı gereği gibi takdir etmemişsiniz demektir. Tanrı’nın her şeye gücü yeten olduğunu dil ile söylüyorsunuz ama davranışlarınız, tutumlarınız, refleksleriniz imanın kalbinize inmediğini göstermektedir.
Gerçek anlamda TANRI’NIN TAM KONTROL DURUMUNDA OLDUĞUNU
tam olarak takdir etmiş birisinde kaygı yoktur, endişe yoktur, depresyon olmaz, korku ile hareket etmez, rızık korkusu yaşamaz, gelecek kaygısı yoktur, rahattır, sükûnetlidir, dingin ve huzurlu bir ruh haline sahiptir.
İşte, tek tanrıcılığın ve kendini tamamen Tanrı’ya teslim etmenin ne kadar hayata dokunan derinliklerinin olduğunu anlayabiliyor muyuz?
Şimdi şu ana kadar bunları yapamadığımız için Rabbimizden özür dileyelim ki bizlere rehberlik etsin.
Tuubu ila Allah (Tövbe edelim).
Elhamdülillah: TANRI’ya övgüler olsun.
Ve eşhedü en la ilahe illa ALLAH vahdehu la şerike leh: Şahitlik ediyoruz ki o tek Tanrı’dan başka tanrı yoktur, O tektir, O’nun ortağı yoktur.
İkinci hutbede biraz kendimize karşı sert olalım. Sert davranalım ki ruhlarımızı tüm putperestlik kalıntı ve kirlerinden kurtaralım. Unutmayalım ayetler bize hitap ediyor. Başkasına hitap ediyor, bizimle alakası yok diye düşünmeyelim. Aşağıdaki iki ayeti kendimize yönelteceğiz. Belki de bizler bu 2 ayetin muhataplarıyız. Olmadığımıza emin miyiz? Emin oluncaya kadar aksini ispat etmeye çalışalım. Bizi ebedi kahroluş meskenine götürecek günahın kendimizde olduğunu varsayıp kendimize karşı haşin olalım. Unutmayalım ki bu bizim son şansımız. O nedenle, aksini ne kadar uzun sürerse sürsün ispat edinceye kadar kendimize ‘’sen bunu yapıyorsun, putperestlik yapıyorsun, bundan arınman lazım’’ demeliyiz. Şimdi ameliyata başlayalım… Herkes kendinden bir şeyler bulabilir…
[23:86] De ki, “Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi?”
[23:87] Diyecekler ki “TANRI.” De ki, “O halde neden doğru olana dönmüyorsunuz?”
Hala rızık endişesi yaşıyor musun? Rızkının sana geleceği konusunda kaygı mı duyuyorsun? Paranın biteceğinden mi korkuyorsun? Başkasına muhtaç olurum diye endişeleniyor musun? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi?
‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
Etrafındaki insanların davranışları, tutumları seni üzüyor ve sinirlendiriyor mu? Onları senin etrafına kim atadı? Tanrı onları da kontrol etmiyor mu? Neden Tanrı’nın tam kontrol durumunda olduğunu hala kalbine indiremedin? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
Acaba çocuklarıma bir şey olur mu diye düşünüyor musun bazen? Acaba hastalanırlar mı, başlarına bir şey gelir mi diye kaygı duyuyor musun? Tanrı her şeyi kontrol etmiyor mu? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
Acaba özgürlüğümü yitirir miyim, bir yerlere hapsolur muyum, bir şeyler özgürlüğümü alıp götürür mü diye endişe ediyor musun? Peki Tanrı her şeyi kontrol etmiyor mu? Tanrı herkesi kontrol etmiyor mu? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
Gelecekle alakalı planlar yapıyorsun. Bunu veya şunu yapacağım diyorsun. Bazen “nasıl olacak, istediklerim olacak mı, bu kadar uğraştım boşuna mı gidecek” diye gelecek kaygısı yaşıyorsun değil mi? Peki neden Tanrı’yı tam olarak takdir etmiyorsun? Gelecek Tanrı’ya ait değil mi? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
İşyerinde bazıları seni üzüyor ya da müşterilerin az mı? Satışların yolunda gitmiyor bazen. Hep böyle mi olacak diye endişeleniyorsun bazen. Peki Tanrı tüm atomları, tüm insanları, tüm parayı kontrol eden değil midir? Neden hala bel bağlamakta tereddüt yaşıyorsun? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
Bir iş görüşmesine giderken ya da devlet dairesinde bir işini hallederken ya da bir ticari ilişkinde başkalarını torpil diye araya sokuyor musun? Ya da aklından bir ‘’dayıyı’’ araya koymak geçiyor mu? O işinin olması konusunda neden Tanrı’ya tamamen bel bağlamıyorsun? Tüm işleri Tanrı kontrol etmiyor mu? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil
mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
Ailende eşinle veya çocuklarınla sorunların mı var hala? Hala tam olarak mutlu değil misin? Bunun nedenleri üzerine düşündün mü? Hayatında Kuran’a aykırı şeyler var mı? Tam olarak kendini Tanrı’ya teslim ettin mi? Mesela öfkene hâkim olamıyor musun? Bazen bağırıp çağırıyor musun? Her şeyi Tanrı kontrol ediyorsa neden bunları yapıyorsun? Tanrı’nın her şeyi kontrol ettiğine inanmıyor musun? Tanrı herkesi, aile bireylerini bile kontrol etmiyor mu? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
Hayatında ani gelişen olumsuzluklar olduğunda durumu kabulleniyor musun, yoksa itirazcılık duyguların mı uyanıyor? Sinirleniyor musun, kaygılanıyor musun, depresyona giriyor musun, yoksa dingin, sükûnetli, rahat ve kaygısız mısın? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
Öğrencisin ve sınavın yaklaşıyor. Acaba kaç puan alacağım, hangi bölüme yerleşeceğim, geleceğim nasıl olacak diye kaygı ve korku yaşıyor musun? Tüm gelecek Tanrı’nın kontrolünde değil mi? Kendini tamamen teslim edersen her şeyin mükemmel olacak vaadine neden bel bağlamıyorsun? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
Evinin hanımısın ve çocuklar, eşin seni bazen çok sinirlendiriyor. Bazen çileden çıkıyorsun ‘’neden bu adamla evlendim, nerden karşıma çıktı, Allah kahretsin’’ 😊 diyor musun? Yoksa Tanrı’nın onları sana atadığının farkında olarak sessiz bir sabra mı başvuruyorsun? Ruh halin teslim olan mı, itirazcı mı? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
Tanrı’ya teslim olanların olduğu mescittesin, bazen kardeşlerinin halleri ve hareketleri seni sinir ediyor mu? Bazılarından hazzetmiyor musun? Her şeyi Tanrı yapıyor diye inanıyorsun değil mi? O halde neden itirazcılık ruhu uyanıyor hala sende? Kimdir yedi evrenin Rabbi; büyük hâkimiyetin Rabbi? ‘’TANRI’’ diyorsun değil mi? O halde neden tüm gücü ona vermiyorsun ve tamamen O’na bel bağlamıyorsun? Neden doğru olana dönmüyorsun?
İşte Tanrı’nın tam kontrolde, mutlak otoriteye sahip, her şeyi yapan olduğunu bilmek, inanmak ve pratiğe dökmek konularından sadece bazıları… Hayatımızın her anındaki başkasına güç verme durumlarından arınmalı ve saf tektanrıcılığa erişmeliyiz. Rabbimiz bizlere doğru yolda rehberlik etsin…
Ekimus salah (Namazı kılalım)
Hutbe: İskender
Son yorumlar