Sayfa Seç

31.01.2025 – Cuma Hutbesi

31.01.2025 – Cuma Hutbesi

Elhamdülillah: TANRI’ya övgüler olsun. Eşhedü en la ilahe illa ALLAH vahdehu la şerike leh: Şahitlik ediyoruz ki TANRI’dan başka tanrı yok, O Bir ve Tek, O’nun ortağı yok.

[39:63] O’na aittir göklerdeki ve yerdeki tüm kararlar ve TANRI’nın vahiylerini inkâr edenler gerçek kaybedenlerdir.

Tüm kararlar Tanrı’ya ait olmasına rağmen kötülüğün nasıl O’ndan kaynaklanmadığını hatırlamak için kararların arka planına kısa bir bakış atalım.

Tanrı, bizim parmağımızı ateşe sokmaya karar vermez. Parmağımızı ateşe sokabilmemize ve soktuğumuzda yanmasına karar vermiştir. Bir de, biz parmağımızı ateşe sokacakken bizi çevirebilir, yani sokmamamıza karar verebilir. Bu, Tanrı’nın günahtan korumasıdır.

 Şeytan bizim parmağımızı ateşe sokmaya karar veremez. “Parmağını ateşe sok, ateş çok güzel” diyerek kararımızı etkilemeye çalışır. Fakat aynı zamanda Tanrı’dan şunun iznini isteyebilir: Yanan şu ateş eğer azıcık harlanır ve şu kulunun parmağına birazcık değerse, o yalnızca Sana tapma kararından vazgeçecek. İfşa olması için onu bu şekilde test edebilir miyim? Buna karşılık Tanrı, Şeytan’ın bu testi yapmasına ya da yapmamasına karar verir.

Tanrı, Şeytan’ın testi uygulamasına (Eyüp için olduğu gibi) karar verdiğinde şuna karar vermiş olur: Şeytan ateşi kuluma biraz değdirdiği takdirde kulum yalnızca Bana tapmaktan vazgeçmezse ve ben onun tek tanrısı isem o zaman ateşin etkileri ondan giderilecek ve o Benim rahmetime dahil olup sonsuz ikramımdan yararlanacak. Ama eğer yalnızca Bana tapmaktan vazgeçer ve isyan ederse, bunun karşılığında Ben onun tek tanrısı olmadığım için ona yardım etmeyeceğim ve bundan sonra o korumasız bir şekilde Şeytan’la baş başa kalacak. Yanmış parmağı onun dertlerinin en küçüğü olacak çünkü artık Şeytan’ın beceriksizlik kaynaklı büyük yangınlarının korkusuyla yaşayan bir vatandaşı olacak.

Tuubu ila ALLAH: TANRI’ya tövbe edelim.

2. HUTBE

Elhamdülillah, Eşhedü en la ilahe illa ALLAH, vahdehu la şerike leh.

TANRI’ya övgüler sunuyoruz. TANRI’dan başka bir tanrının olmadığına, O’nun tek olduğuna ve ortağının bulunmadığına tanıklık ediyoruz.

Peki neden test? Öteden beri dillendirilen o meşhur itiraz: “Bana mı soruldu da bu dünyadayım!” Tanrı bu soruya elçisi aracılığıyla evet cevabını verdi. Birçok şekillerde test edilecek olmamızın kaçınılmaz olduğunu, zira ilk varoluşumuzda kendimizi bu duruma düşürenin biz olduğunu öğrendik. Biz O’nun lütfu olan mükemmel bir hazineyi çöpe atmak anlamına gelen, en kötü kelimelerle ifade edilecek bir suça bulaştık; ardından O lütufkarlığını ve merhametini sürdürüp bize başka bir hazinenin anahtarını uzatsa da biz onu da elimizin tersiyle ittik. Bu anahtar tövbeydi. Biz tövbe etmek yerine, ukalalık ettik ve tehlikesi bize anlatılan çetin testlerden geçmeyi şöyle söyleyerek kabul ettik: “Elbette her koşulda Seni seçeceğiz, aksi düşünülemez bile, burada mevzu olan koskoca Sensin: Yüceler Yücesi Kainatın Rabbi!” Şuur ve samimiyet derecelerimiz belki birbirinden farklıydı ama, sonuçta hepimiz Rabbimizin buyurduğu gibi cahildik.

Seçim Özgürlüğü

[33:72] Biz sorumluluğu (seçim özgürlüğünü) göklere ve yere ve de dağlara sunduk, fakat onlar onu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korktular. Ama insanoğlu onu kabul etti; o, haddi aşandı, cahildi.*

*33:72 Bu en lütufkâr tekliften hayvanlar, ağaçlar, yıldızlar vb. yararlandılar. Ek 7’ye bakınız.

İşte bu yüzdendir ki Tanrı’nın testlere ve verilen yanlış cevapların sonuçlarına müsaade etmesi, kötü olayların O’ndan kaynaklandığı anlamına gelmez. En İyi Olan Tanrı, kötülere bile kötülük etme kararı vermez; onlara tam olarak hak ettikleri karşılığı verir. Tanrı’nın verdiği karar, kötülük yapanlara rağmen gerçek olanın üstün gelmesi ve sahte olanın yok olup gitmesidir.

Biz O’nun lütuflarına iki kez nankörlük etsek de, Kurtarıcımız’a övgüler olsun bizden vazgeçmeyip bize son şans olarak bir hazine haritası vermeyi irade etti. Tanrı bizim dünya denen haritada kendi başımıza hazineyi bulamayacağımızı biliyor. O yüzden bu harita, hazineyi bulmaya değil, onu samimiyetle arayanları göstermeye yarıyor. Ve Tanrı yüce katından kurtarış ipini böylesi samimi kullarına uzatıyor. Sadece ve sadece O’nun uzattığı ipe sımsıkı tutunanlar kurtulacaklar. Çünkü burası aşağıların en aşağısı ve ortalık yangın yeri gibi! Her bir kişi Tanrı’nın ipine öyle sarılmalı ki, değil başkasına da el uzatmayı aklından geçirmek, dişleriyle ısırmalı o ipi. Bu yangın yerinden her birey kendi başına Tanrı’ya kaçıp kurtulabilir. Nuh, Tanrı’ya kaçıp kurtulurken oğlunu da kaçırıp kurtaramadı. İbrahim Tanrı’ya kaçıp kurtulurken babası için bunu yapamadı. Bu noktadan sonra ya teslim oluruz ya da şansımızı zorlamaya devam ederken ölüp kendimizi cehennemde buluruz.

[39:54] Azap sizi yakalamadan önce Rabbinize itaat edin ve O’na tamamen teslim olun, sonra yardım göremezsiniz.

[3:102] Ey iman edenler! TANRI’yı gözetilmesi gerektiği gibi gözetin ve Teslim Olanlar olmadan ölmeyin.

Ulu Tanrı bizi bu kötü sondan muhafaza etsin ve yeniden Şanlı Tahtının yakınında olmakla şereflendirsin. Tüm günahları krediye çevirdiği gibi, işlediğimiz büyük günahla başlayan yolculuğun sonunda O’na daha layık bir kul olarak Kendisine dönebilmemizi nasip etsin!

Eqimus Salat: Namazı Kılalım.

Hutbe: Emir

Yazar hakkında