
30.05.2025 – Cuma Hutbesi – İki Yol – Allah’ın Yolu Ya Da Şeytanın Yolu Varlığın Amacı Ve İki Yolun Ayrımı

HUTBE: 1. KISIM
Elhamdülillah: TANRI’ya övgüler olsun
Eşhedü en lâ ilahe illallah vahdehu la şerike leh: Tanıklık ediyoruz ki TANRI’nın yanında başka bir tanrı yoktur, onun ortağı da yoktur.
Hamd, gökleri ve yeri yoktan var eden, her şeyi yerli yerince yaratan, tüm canlılara hayat veren alemlerin Rabbi olan Allah’adır. O, sonsuz merhamet sahibidir. O kullarını karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, doğruyu yanlıştan ayıran, iyiyi kötülüklerden ayıran, Allah’ın dosdoğru yolunu gösteren kitap indirmiştir. Şüphesiz bu kitap, hakkı batıldan ayıran, dosdoğru yolu gösteren bir rehberdir.
Kardeşlerim, Kuran bizlere iki yol gösterir: Allah’ın yolu ve şeytanın yolu. Bu iki yol, her insanın yaratıldığı günden itibaren önünde durur. Allah bizlere akıl, vicdan ve özgür irade vermiştir. Bu yolları seçme sorumluluğu da bize aittir. Ya Allah’ın yolunu seçeceğiz ve ona teslim olup huzur bulacağız ya da şeytanın peşinden gidip kaybolacağız.
Kendimize hiç sorduk mu?… Kim olduğumuzu, neden yaratıldığımızı, nereye gittiğimizi ve hayatımızın amacının ne olduğunu hiç düşündük mü? Kuran bu sorulara çok açık bir cevap verir. İnsan, sadece dünya, mal, mülk, eğlence veya makam için yaratılmamıştır. Allah insanı özel bir amaçla yaratmıştır.
[51:56] Ben cinleri ve insanları, yalnızca Bana tapma amacı dışında yaratmadım.
Yani var oluşumuzun tek amacı Allah’a yönelmek, O’na tapmaktır. Bu dünya bir oyun değil, ciddi bir sınav yeridir. Her birimiz bir yoldayız; ya Allah’a yaklaştıran onun rızasını aradığımız bir yolda yürüyoruz ya da şeytanın izinden gidip Allah’tan uzaklaşıyor, hakikatten kopuyor, geçici heveslerin peşinden sürüklenip şeytanın tuzağına düşüyoruz. Kuran bu tercihi çok net bir şekilde ortaya koyar:
[2:208] Ey iman edenler! Tam teslimiyete sarılın; Şeytan’ın adımlarını takip etmeyin, çünkü o sizin en azılı düşmanınızdır.
Şeytanın yolu süslüdür ama içi boştur. Önce aldatır, sonra yalnız bırakır. Önce güven verir gibi yapar sonra korkuya boğar. Allah’tan uzaklaşan bir insan, ne kadar çabalarsa çabalasın kalbinde gerçek huzuru bulamaz çünkü kalp ancak Allah’ın zikriyle huzur bulur.
[13:28] Onlar kalpleri TANRI’yı hatırlamakla hoşnut olan kimselerdir. Kesinlikle, kalpler TANRI’yı hatırlamakla hoşnut olur.
[90:10] Ona iki yol göstermedik mi?
Bu ayet, insanın seçim yapma özgürlüğünü ortaya koyar. Allah bize akıl verdi. Doğruyla yanlışı ayırt edebilmemiz için kitap indirdi. Yol açık, tercih bizimdir. Ama bu tercih, sadece bir fikir ya da inanç tercihi değildir. Bu, hayatın her anını etkileyen bir yöneliş, bir teslimiyet meselesidir.
ALLAHIN YOLU: GERÇEĞİ ARAYANLARIN VE YAŞAYANLARIN YOLU
Allah’ın yolu; yalnızca O’na inanmak, O’na güvenmek, O’na boyun eğmek, O’nu tek otorite kabul etmektir. Kuran bu yolu “dosdoğru yol” diye tanımlar:
[6:153] Bu Benim yolumdur—dosdoğru olan. Onu takip edin, başka yolları takip etmeyin, yoksa onlar sizi Onun yolundan saptırırlar. Bunlar O’nun size buyruklarıdır ki kurtarılasınız.
Bu yolun temelinde tek yaratıcıya teslimiyet vardır. Yani, sadece Allah’ın hükmünü geçerli saymak, sadece O’ndan korkmak, sadece O’nu razı etmeye çalışmaktır. Kuran’da Allah’ın yolu; dürüstlük, adalet, merhamet, sabır, affedicilik, alçakgönüllülük, yardımseverlik gibi erdemlerle örülüdür. Bu yolun yolcusu dünyaya değil, ahirete göre yaşar. Bu yolun başı kurandır, ortası ibadet ve güzel ahlak, sonu cennettir.
[79:40] Rabbinin haşmetine derin saygı duyan ve kendini günahkâr arzulardan alıkoyan kimseye gelince.
[79:41] İkametgâhı Cennet olacaktır.
* Doğru olmak: Sadece insanlara değil, Allah’a karşı da dürüst olmaktır. Kendi iç dünyasında ikiyüzlülük barındırmamak, inandığı gibi yaşamaktır.
* Adaletli olmak: Aleyhine bile olsa doğruyu söyleyebilmek, hakkı teslim etmek.
[4:135] Ey iman edenler! Şahitlik ettiğiniz zaman kendinizin veya ana-babanızın yahut akrabalarınızın aleyhine bile olsa tümüyle adil olun ve TANRI’yı gözetin. Sanık ister zengin olsun ister fakir olsun, TANRI her ikisini de gözetir. Bu nedenle, kişisel arzularınıza göre yanlı davranmayın. Eğer saparsanız veya (bu buyruğu) önemsemezseniz, TANRI yaptığınız her şeyden tamamen Haberdardır.
Allah’ın yoluna girmek, Yalnızca O’na kulluk etmeyle başlar. Günde on yedi defa namazlarımızda rabbimize söz veriyoruz
[1:5] Yalnızca Sana taparız. Yalnızca Senden yardım isteriz.
Bu söz, sadece bir dua değil, Allah’a verdiğimiz ciddi bir sözdür. O’nun yoluna adım atmak bu sözü gerçekten yaşamakla başlar. Yalnızca Allah’a kulluk etmek; sadece ibadetlerde değil, hayatın her alanında O’ndan başkasına boyun eğmemek, yalnızca onun rehberliğini esas almak demektir. Düşüncede, davranışta, korkuda ve beklentide sadece Allah’a yönelmektir. Bu sözü her gün tekrar ediyorsak sorumluluğunu da taşımalıyız. Aksi halde, dilde kalan bir tekrar olur. Allah’ın yolu, samimiyetle ve yalnızca O’na bağlılıkla yürünür.
ŞEYTANIN YOLU: HEVESİN, KİBİRİN VE UNUTUŞUN YOLU
Şeytanın yolu, görünüşte özgürlük gibi sunulan ama aslında kulluğun zıddı olan bir hayat tarzıdır. Bu yol; nefsin sesini dinleyerek yaşamak, hayatın geçiciliğini unutmak, Allah’ı sadece dille anıp kalple unutmaktır.
Mutluluğu Sadece Tanrı Kontrol Eder
[6:17] Eğer TANRI sana bir sıkıntı dokundurursa, O’ndan başka hiç kimse onu gideremez. Ve eğer sana bir nimet dokundurursa, O, Her Şeye Gücü Yetendir.
Şeytanın en büyük hilesi, Allah’ı hayatın dışına itmektir. Bu “Ben kendi hayatımın ilahıyım” demektir ki, en büyük sapmadır. Çünkü insan ne hayatı yaratabilir ne ölümü geri çevirebilir ne de kendi kaderine hükmedebilir. Allah’tan bağımsız bir özgürlük yoktur. Bu ancak hüsrandır. Bu yolun sonu içsel boşluk, sürekli tatminsizlik ve sonunda pişmanlıktır.
[8:48] Şeytan onların işlerini gözlerinde süslemiş ve şöyle demişti, “Bugün hiçbir insan tarafından mağlup edilemezsiniz” ve “Ben de sizinle birlikte savaşacağım.” Fakat iki ordu karşı karşıya gelir gelmez, “Ben sizi sahiplenmiyorum. Sizin görmediğinizi görüyorum. Ben TANRI’dan korkuyorum. TANRI’nın azabı korkunçtur” diyerek topuklarının üzerinde geriye dönüp kaçtı.
Bu ayette şeytanın iki yüzlülüğü çarpıcı şekilde anlatılır. Şeytanın özünü ortaya çıkarır. Zayıf anlarımızda bize cesaret veren, nefsimizi besleyen, ‘’ yap bir şey olmaz ‘’ diyen ses; tehlike gelince bizi terk eder. ‘’Ben sadece çağırdım, siz geldiniz‘’ diyen bir hainle baş başa kalırız. Şeytan bile Allah’ın azabının ne kadar şiddetli olduğunu bilir. Bu da gösteriyor ki şeytana uymak, sonunda yalnız kalmak ve azaba uğramaktır.
Şeytanın amacı insanı açıkça isyana sürüklemek değil; aldatarak, oyalayarak, süsleyerek Allah yolundan saptırmaktır. Bu da genellikle insana fısıldamasıyla sinsi düşüncelerle olur. En tehlikelisi ise kişinin kendini hala doğru yolda zannetmesidir. Şeytan, nefsi pohpohlayarak, kişiye kendi hatasını göstermeyerek onu yavaşça uçuruma sürükler.
Şeytan, Takipçilerine Sahip Çıkmaz
[14:22] Ve karar yayımlandıktan sonra şeytan diyecek ki “TANRI size gerçeği vaat etti, ben de size vaat ettim, fakat ben sözümde durmadım. Sizin üzerinizde hiçbir gücüm yoktu; ben sadece sizi davet ettim ve siz de davetimi kabul ettiniz. Bu nedenle beni kınamayın, sadece kendinizi kınayın. Ne benim şikâyetim size yardımcı olabilir, ne de sizin şikâyetiniz bana yardımcı olabilir. Beni putlaştırmanıza inanmadım. Haddi aşanlar acı veren bir azabı üzerlerine çektiler.”
Bu ayet, şeytanın aslında ne kadar zavallı ve düzenbaz olduğunu gösterir. O sadece çağırır. Gücü yoktur. Ama çağırırken öyle yöntemler kullanır ki kişi bile bile aldanır. Riya, kibir ve ego gibi duygular, onun en etkili silahıdır. Kişi bunları hastalık olarak değil, erdem sanarak taşır. İşte bu yüzden en büyük sapma içten gelir. Çünkü şeytanın yolu, nefsin arzularını yüceltir; insanı kendi heveslerine kul eder. Oysa Allah’ın yolu, insanı özgürleştirir; sadece Allah’a kul olmaya çağırır. Ya nefsinin peşinden gidersin ya Rabbine teslim olursun. İki yol var, biri zifiri karanlık, diğeri nurdur. Biz ışığın kaynağını takip edenlerden olalım inşallah.
Şimdi tövbe edelim,
Tuubu ila Allah.
HUTBE: 2. KISIM
Elhamdülillah: TANRI’ya övgüler olsun
Eşhedü en lâ ilahe illallah vahdehu la şerike leh: Tanıklık ediyoruz ki TANRI’nın yanında başka bir tanrı yoktur, onun ortağı da yoktur.
HAYAT BİR AYRIM NOKTASI: HER GÜN HANGİ YOLU SEÇİYORUZ?
Bu iki yol, hayatının her anında seni bekliyor. Sabah kalktığında hangi niyetle kalktın? Doğruyu mu savunuyorsun, çıkarını mı? Yardım ediyor musun, yoksa görmezden mi geliyorsun? Bunların hepsi bir tercihtir.
[19:75] De ki, “Kim sapmayı seçerse, onlar kendileri için söz verileni—ya azabı ya da Saat’i—görünceye dek, En Lütufkâr Olan, onları gittikleri yolun doğru olduğuna inandırır. İşte bu, kimin gerçekten durumunun daha kötü ve güç olarak daha zayıf olduğunu öğrenecekleri andır.”
Kardeşlerim; her an bir yol ayrımındayız. Gün içinde defalarca seçim yapıyoruz: Yalan mı söyleyelim, doğruyu mu konuşalım? Haksız kazanç mı elde edelim, helal mi kazanalım? Allaha mı güvenelim, insanlara mı bel bağlayalım? Kuran, bu seçimleri yaparken bizi uyarıyor:
[43:36] Kim En Lütufkâr Olan’ın mesajını göz ardı ederse, ona sürekli yoldaş olacak bir şeytan atarız.*
Zikri, yani Kuran’ı terk eden kişi, farkında olmadan şeytanın yoluna girmeye başlar. Allah’a dönmenin yolu Kuran’a yönelmektir.
[6:153] Bu Benim yolumdur—dosdoğru olan. Onu takip edin, başka yolları takip etmeyin, yoksa onlar sizi O’nun yolundan saptırırlar. Bunlar O’nun size buyruklarıdır ki kurtarılasınız.
Bu yollar kitaplarda değil, davranışlarımızdadır. Kuran okumak tek başına Allah’ın yoluna girmek değildir. O’nu anlamak, hayatına taşımak gerekir. Gözünü haramdan sakınmak, kimse görmese bile kendi iç sesine dürüst olmak… İşte bunlar Allah’ın yoludur. Allah’ın yolu görünürde zordur ama içten rahattır. Şeytan’ın yolu görünürde kolaydır ama içten ağırdır. Allah’ın yolunda huzur vardır. Şeytanın yolunda kalp daralır:
[6:125] TANRI kime rehberlik etmeyi irade ederse, onun göğsünü Teslimiyet’e açık hale getirir. Ve O kimi saptırmayı irade ederse, onun göğsünü de tıpkı göğe doğru tırmanan kimse gibi daralmış ve sıkışmış kılar. * TANRI böylelikle, imanı reddedenlerin üzerine bir lanet yerleştirir.
Teslimiyet kalbi ferahlatır, özgürleştirir, yükleri indirir. Yüz çeviren ise, içten içe tükenir, daralır, ruhu boğulur. Anlıyoruz ki; Rahatlamak mı istiyorsun? Teslim ol, yoksa hayat, ruhuna dar gelen bir gökyüzü olur.
HESAP GÜNÜNE HAZIRLANMAK
Hesap günü, her yolun nereye çıktığını gösterecek andır. O gün herkes tek başına olacaktır. Ne soy, ne para, ne çevre kurtarmaz. Sadece doğru yolda yürümüş olmak kurtarır.
[80:34] Bu, kişinin kendi kardeşinden kaçtığı gündür.
[80:35] Annesinden ve babasından
[80:36] Eşinden ve evlatlarından.
[80:37] Her biri o gün kendi kaderinden endişelidir.
Allah’ın yolunu seçenler için ebedi mutluluk vardır:
Mükemmel Mutluluk: Şimdi ve Sonsuza Dek
[41:30] “Bizim Rabbimiz TANRI’dır” diye ilan edip ardından doğru bir hayat sürenlerin üzerlerine melekler inerler: “Hiçbir korkunuz olmayacak, üzülmeyeceksiniz de. Cennet size ayrılmıştır müjdesi ile sevin
Hesap günü, her şeyin bütün açıklığıyla ortaya döküleceği andır. Hiç kimsenin kimseye fayda sağlayamayacağı, herkesin yalnızca kendi yaptıklarıyla yüzleşeceği o büyük buluşma günüdür. Bugün, henüz gelmeden önce bize verilen uyarılarla yüzleşme ve seçim yapma günüdür. Allah, kitabında bizleri defalarca uyarıyor. Bizi yaratan, bize şah damarımızdan daha yakın olan, içimizden geçeni bilen Rabbimiz, hiçbirimizi habersiz bırakmadı. Her bir ayet, her bir kelime bir çağrıdır. Teslim olun, Rabbinize dönün, kurtuluşa erenlerden olun. Dünyadayken yol ayrımında olduğumuzu fark etmek, en büyük uyanıştır. Allah’ın yolu; adaletin, merhametin, sadakatin, tevazunun ve teslimiyetin yolu…. Şeytan’ın yolu; hırsın, bencilliğin, azgınlığın, sapmanın yolu… Her birimiz bu iki yoldan birini seçmek zorundayız ve her seçim, sonsuz akıbetimizi belirleyecek kadar önemlidir. Öyleyse şimdi soralım kendimize: Hayatın nereye gidiyor? Adımların seni hangi sona doğru taşıyor? Hesap günü geldiğinde tek başına durduğunda ardında neyle duracaksın? Bugün, tövbe etmek için en doğru gündür. Bugün, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak için verilmiş fırsattır. Vakit daralıyor. Her nefes seni ya Allaha yaklaştırır ya da uzaklaştırır. Sonsuz kurtuluş ancak Allah’a telim olanlar içindir. Çünkü Allah’ın rahmeti, ona yönelenlere sonsuzdur.
Şimdi namaz kılalım, Eqimus-salat.
Hutbe: Gülenay
Son yorumlar