
25.04.2025 Cuma Hutbesi – Rabbi Yüceltmek ve Minnettarlık

Elhamdülillah (Tanrı’ya övgüler olsun)
Eşhedü en la ilahe illa Allah vahdehu la şerike leh (Tanıklık ediyoruz ki Tanrı’dan başka tanrı yoktur. O tektir, ortağı da yoktur)

Bugün sizlerle ilk bölümde yüceltme ve minnettarlık kavramlarına değineceğiz, Tanrı irade ederse.
Yüceltme Kavramı
Birini ya da bir şeyi yüksek görmek, yüce kabul etmek, önemini ve değerini kabul edip ona layık olduğu şekilde saygı göstermek demektir.
Tanrı’yı yüceltmek ise, O’nun her şeyin sahibi ve yaratıcısı olduğunu kabul ederek, O’na olan bağlılığımızı, hayranlığımızı, sevgimizi ve teslimiyetimizi ifade etmektir. Bu sadece sözle değil; düşüncelerimizle, davranışlarımızla, ibadetlerimizle ve hayat tarzımızla olur.
Kur’an’da geçen “tesbih” (سَبَّحَ) kelimesi de Tanrı’yı yüceltmek, her türlü eksiklikten uzak olduğunu ilan etmek anlamına gelir.
Ayrıca yüceltme kavramı minnettarlık göstergesidir.
Minnettarlık Kavramı
Minnettarlık kavramı ise, bir iyilik gördüğümüzde bunu takdir etmek, o iyiliği yapanı unutmamak ve gönülden bir teşekkürle karşılık vermek demektir. Bu duygu, sadece dilde kalan bir teşekkürden ibaret değildir.
İki tip insan vardır: Tanrı’nın krallığındaki insanlar ve şeytanın krallığındaki insanlar. Başka bir seçenek yoktur.
Bu, iman eden ve inkâr edenler arasında bir ayrım değil sadece; aynı zamanda minnettarlık gösterenlerle nankörlük edenler arasındaki ayrımı da ifade ediyor. Rabbine minnettar olan insan, O’nun rehberliğine sarılır; O’na karşı nankör olan ise o rehberliğe sarılmamayı tercih eder. Bu tercih bizlere Rabbimizin iradesi ile verilmiştir.
Peki bizler minnettarlığımızı nasıl gösterebiliriz?
- Rabbimizi gece gündüz yücelterek…
[21:20] Onlar gece gündüz yüceltirler, hiç usanmaksızın.
- Gün boyunca O’nu anarak ve zikrederek…
[76:25] Ve gece gündüz Rabbinin adını an.
- İletişim dualarını yerine getirerek, yani namazlarımızı dosdoğru kılarak…
[2:238] İletişim dualarını istikrarlı bir şekilde yerine getirin, özellikle de orta namazı ve kendinizi tamamen TANRI’ya adayın.
- Hayatımızın her anında, O’nun sistemine, yasalarına ve her şeyi O’nun kontrol ediyor oluşuna teslim olarak…
[3:109] TANRI’ya aittir göklerdeki her şey ve yerdeki her şey ve tüm işler TANRI tarafından kontrol edilir.
[39:66] Bu nedenle yalnızca TANRI’ya tap ve minnettar ol.
Gerçek minnettarlık sadece dilde değil, yaşam tarzında, seçimlerimizde ve davranışlarımızdadır. Rabbimizi yüceltmek, sadece bir söz değil; aynı zamanda bir duruş, bir yöneliş, bir bağlılıktır.
Kur’an’da Rabbimiz şöyle buyurur:
“Göklerde ve yerde bulunan herkesin, hatta bir dizi halinde uçarlarken kuşların bile TANRI’yı yücelttiğini fark etmiyor musun? Her biri kendi duasını ve yüceltme şeklini bilir. TANRI onların yaptığı her şeyin tamamen farkındadır.”
(24:41)
Bu ayette göklerde ve yerde bulunan herkesin Tanrı’yı yücelttiğini görüyoruz. Ve örnek olarak da kuşlar veriliyor. Bu, sadece biz insanların değil, göklerde ve yerde tüm yaratılmışların bir bilinç içinde Tanrı’yı anmakta ve yüceltmekte olduğunu gösteriyor. Onlar bile kendi yüceltme biçimlerini bilirken, bizim bu bilinçten uzak kalmamızın ne kadar kötü olduğunu hayal edemeyiz!
Şimdi sizlerle EK 27’den bir alıntı paylaşacağım:
Gece gündüz Tanrı’yı yücelt:
Herhangi bir şey yediğimizde hayvanlar gibi olmamalıyız; Tanrı’nın yediğimiz yiyeceği yaratması üzerinde derin derin düşünmeliyiz—lezzet, Tanrı’nın bize verdiği duyulardan ötürü aldığımız haz, muz veya portakalın mükemmel bir şekilde paketlenmesi, Tanrı’nın yarattığı deniz ürünü çeşitleri vs.—ve sağladığı rızıkların tadını çıkarırken O’nu yüceltmeliyiz.
Her lokma bir şükür vesilesidir. Yalnızca karnımızı doyurmak değil, o nimetin ardındaki yaratılışı fark ederek, rızkı verenin Rabbimiz olduğunu unutmadan, bilinçle tüketmek gerçek bir yüceltme şeklidir.
Bu anlayışla yaşadığımızda, Rabbimizin bize sunduğu nimetlerin değerini bilir ve O’nu gece gündüz, her hâlimizde yüceltmeye yöneliriz.
Tuubu ila Allah. Tanrı’ya tövbe edelim.

Elhamdülillah (Tanrı’ya övgüler olsun)
Eşhedü en la ilahe illa Allah vahdehu la şerike leh (Tanıklık ediyoruz ki Tanrı’dan başka tanrı yoktur. O tektir, ortağı da yoktur)
İlk hutbemizde Rabbimizi yüceltmenin, O’na minnettarlık göstermenin ne anlama geldiğine değindik. Şimdi ise, bu yüceltme ve minnettarlığın önündeki en büyük engellerden biri olan unutmak kavramına dikkat çekmek istiyorum.
İnsan, unutan bir varlıktır. Rabbimiz bu özelliğimizi bilir ve bize sık sık hatırlatmada bulunur. Kur’an’da tekrar tekrar “unutmayın”, “hatırlayın”, “düşünün” ifadeleri geçer. Çünkü unutmak, sadece hafızadan bir bilginin silinmesi değildir; kalbin Tanrı’yla olan bağın gevşemesidir.
Tanrı’nın bize verdiği sayısız nimet, gönderdiği elçiler, indirdiği kutsal yazılar ve hatta yaşadığımız olaylar birer hatırlatmadır. Ancak biz, işler yolunda gittiğinde kolayca unuturuz; sıkıntıya düştüğümüzde hatırlarız.
Buna yakın zamanda şahit olduk: İstanbul’da meydana gelen depremde herkesin nasıl korku ve paniğe kapıldığını ve bol bol dua ederek Tanrı’yı hatırladıklarını gördük. Bu dengesizlik, bizim Rabbimize olan bağlılığımızı zayıflatır.
Ayrıca unutmak, şeytanın en güçlü araçlarından biridir.
Ve Tanrı’yı unuttuğumuzda, hayatımızda olan olaylara anlam veremez hale geliriz. Her şey rastgeleymiş gibi görünür. İyiliği kendi başarımız, kötülüğü başkalarının suçu gibi görmeye başlarız. Oysa bir inanan için hiçbir şey rastgele değildir. Başımıza gelen her şeyin arkasında Tanrı’nın bilgisi, hikmeti ve iradesi vardır.
Bu konuyla ilgili Yusuf’un kıssası bize bir örneklik teşkil ediyor. Yusuf hapse düştüğünde, onunla birlikte aynı hücrede olan arkadaşına, onun hapisten çıkması için ricada bulunmasını istedi:
[12:42] Sonra kurtulacak olan kişiye dedi ki: “Beni rabbinin yanında hatırla.” Böylece şeytan onun Rabbini unutmasını sağladı ve sonuç olarak birkaç yıl daha hapishanede kaldı.
Şeytan Yusuf’a Tanrı’yı unutturdu ve bu durum onun birkaç yıl daha hapiste kalmasına sebep oldu. Unutmanın sonucunu bu dünyada ödedi.
Ahirette ise 32. sure, 14. ayette ölüm anına kadar Tanrı’yı unutmanın sonucunun azap olduğu bizlere bildiriliyor:
[32:14] Bugünü unutmanızın sonuçlarını tadın; şimdi de biz sizi unutuyoruz. Kendi yaptıklarınızın karşılığı olarak ebedi azabı üzerinize çektiniz.
Bizler unutmamak için çok çaba sarf etmeliyiz kardeşlerim. Rabbimiz’in hatırlatıcı olarak bizlere bahşettiği Kur’an’a çok iyi sarılmalı, her fırsatta okumalar yapıp imanlılarla birlikte olmaya gayret göstermeliyiz.
Unutmayalım: “Şeytan unutturur, Tanrı hatırlatır.”
Eqimus Salat (Namaz kılalım)
Hutbe: Mert
Son yorumlar