Sayfa Seç

1985 – Mart Ayı – Teslim olan Perspektifi

1985 – Mart Ayı – Teslim olan Perspektifi
MUSLIM PERSPECTIVE
Tuscon Mescidi tarafından Aylık Yayımlanır
Mart 1985
Cemaziyelahir 1405

BİZ KİMİZ?

Geçtiğimiz on dört yüzyıl boyunca, İslam’a gelenekler, âdetler, hurafeler ve bidatler sızmıştır. Bu bidatlere yavaş yavaş öylesine dini bir ciddiyet kazandırıldı ki, kim bunları sorgulasa kendini tehlikeli bir bidatçi ve kâfir olarak yaftalanmış bulmaktadır. Bugün İslam, insan yapımı bidat yığınlarının altına gömülü olan değerli bir mücevher gibidir. Bizim amacımız, tüm bozulmaları ortadan kaldırmak ve İslam mücevherini dünyaya sunmaktır.

BÜLTEN *** BÜLTEN *** BÜLTEN *

BİLGİSAYAR, TARİHİ BİR SUÇU İFŞA EDİYOR

TANRI SÖZÜ İLE OYNAMAK

KUR’AN’DA İKİ SAHTE AYET AÇIĞA ÇIKTI

SAHTELİĞİ KALDIRMADAN ÖNCE, DELİLLERİ İNCELEMELERİ İÇİN

TÜM MÜSLÜMANLARA BİR DAVET

‘’Kesinlikle bu mesajı biz indirdik ve kesinlikle, onu biz koruyacağız.’’ (15:9)*

Tanrı sözü ile oynamanın tarihi, Tanrı’nın kutsal metinleri kadar kadimdir. Değişmez bir şekilde, böylesi oynamalar, güçlü insan önyargıları tarafından provoke edilmiştir. Tanrı sözüne en bariz müdahalelerden biri, şu anda Tevrat’ta açıkça görülmektedir. Birileri, Yaratılış 22:2’deki İbrahim’in oğlunun adını İsmail’den İshak’a çevirmek için ırkçı önyargılar tarafından yönlendirildi. Önyargılı nedenlerle, bu şerefi Arapların babası İsmail’e değil, Yahudilerin babası İshak’a bahşetmek istediler.  Tanrı’nın sözünü tahrif etme sürecinde, suçlu taraf çok büyük bir hata yaptı. Dahası, asıl hatanın saçmalığı keşfedildiğinde, birileri başka bir sahtekârlık yaparak bunu örtbas etmeye çalıştı. İki yanlış bir doğru etmediğinden, ikinci hata daha da ciddi bir hâl aldı.

Bulabildiğim en eski Tevrat çevirisinin telif hakkı, 1917’de Amerika Yahudi Yayınları Derneği tarafından alınmıştı. Başlığı, Masoretik Metne göre KUTSAL METİNLERÖnceki Versiyonların Yardımı ve Yahudi Otoritelerin Sürekli İstişareleri ile Yeni bir Çeviri.

Bu çevirinin Yaratılış 16:15-16 bölümü şöyle söylüyor:

Ve Hacer, Avram’a bir oğul doğurdu; ve Avram, Hacer’in doğurduğu oğlunun adını İsmail koydu. Ve Hacer, Avram’a İsmail’i verdiğinde Avram dörtlü ve altı (86) yaşındaydı.

Ve Yaratılış 21:5 şunu söyler:

Ve İbrahim, kendisine oğlu İshak doğduğunda yüz yaşındaydı.

Bu, kardeşi İshak doğduğunda İsmail’in 14 yaşında olduğu anlamına gelir. Başka bir deyişle, İsmail 14 yıldır İbrahim’in tek oğluydu. Buna rağmen, bu çevirinin Yaratılış 22: 1-2’si şunu belirtiyor:

Ve bütün bunların ardından vaki oldu ki, Tanrı İbrahim’i denedi ve ona “İbrahim!” dedi ve o da “Buradayım” dedi. Ve O dedi ki, “Şimdi oğlunu, sevdiğin tek oğlunu,  İshak’ı da al ve Moriya bölgesine git;  ve sana göstereceğim bir dağın üzerinde oğlunu yakmalık bir sunu olarak sun.”

Tahrifat o kadar belliydi ki, daha sonraki çevirmenler kendi yorumlarını sokuşturarak bunun üstesinden gelmeye çalıştılar. Bir başka çok eski (tarihsiz) çeviride, aynı ayetlerin aşağıdaki versiyonunu buldum. Bu çevirinin başlığı: KUTSAL METİNLERİN YİRMİ DÖRT KİTABI, Isaac Leeser tarafından çevrildi. Bu çevirideki Yaratılış 16:15-16 şöyle der:

Ve Hacer Avram’a bir oğul doğurdu: Ve Avram, Hacer’in doğurduğu oğlunun adını İsmail koydu. Ve Hacer, Avram’a İsmail’i verdiğinde Avram seksen altı yaşındaydı.

Yaratılış 21:5 şunu söyler:

Ve İbrahim, oğlu İshak kendisine doğduğunda yüz yaşındaydı.

Sonra da Yaratılış 21:1-2 şöyle der:

Ve bütün bunların ardından vaki oldu ki, Tanrı İbrahim’i ayarttı ve ona İbrahim dedi, o da dedi ki İşte, buradayım. O da, şimdi tek sevdiğin oğlunu, İshak’ı da alve Moriya bölgesine git dedi;  ve sana göstereceğim dağların birinin üzerinde onu yakmalık bir sunu olarak sun.

Her iki hatanın birleştirilmesi, Tevrat’ın son dönem çevirilerinde açıkça gözükmektedir. 1962’de Philedelphia’daki Amerika Yahudi Yayın Derneği tarafından telif hakkı alınmış olan bir çeviriye baktım, başlığı: TEVRAT, Musa’nın Beş Kitabı, Masoretik metne göre KUTSAL YAZILAR’ın yeni bir çevirisi.

Bu çeviride, Yaratılış 16:15-16 ise şöyle diyor:

Hacer, Avram’a bir oğul doğurdu ve Avram, Hacer’in doğurduğu bu erkek çocuğuna İsmail adını verdi. Hacer, Avram’a İsmail’i doğurduğunda Avram seksen altı yaşındaydı.

Ve Yaratılış 21:5 şöyle diyor:

Şimdi, oğlu İshak doğduğunda, İbrahim yüz yaşındaydı.

Oysa bir de Yaratılış 22:1-2’yi okuyalım:

Bir zaman sonra Tanrı İbrahim’i test etti. Ona “İbrahim’’ dedi ve o da yanıt verdi, “İşte buradayım.” Ve O dedi ki, “Gözden olan oğlun İshak’ı al ve Moriya ülkesine git ve sana göstereceğim tepelerden birinin üzerinde onu yakmalık bir sunu olarak sun.”

Hiç şüphe yok ki İbrahim, İshak ve İsmail bugün yaşıyor olsalardı, bu küfür karşısında dehşete düşerlerdi.

Maalesef Kuran’a karşı aynı suç işlendi. Gel gelelim, Kuran Tanrı’nın dünyaya son mesajı olduğundan ve Kuran’ın sonsuza dek bozulmaması Tanrı tarafından garanti edildiğinden, Kuran’ın bu bariz tahrifatı artık ifşa olmuş bulunuyor. Böylesi bir ifşa, Kuran’ın daimi saflığını garanti etmektedir.

Fiziksel delilleri sunmadan önce, 9’uncu surenin son iki ayetinin her zaman şüpheli olduğuna işaret edilmelidir. Orijinal Kuran’ın toplanması ve kaydedilmesi ile ilgili tüm klasik ve modern referanslar, bu iki âyetin, (Kuran’ın ilk toplayıcıları olan) EBU BEKİR, ÖMER VE ZEYD BİN SABİT  TARAFINDAN KONULAN KRİTERİ KARŞILAMAYAN TEK AYETLER olduğu konusunda ittifakla hemfikirdiler. Bu referanslara göre, 9’uncu surenin son iki ayeti KAYNAK ÇOKLUĞU/ÇEŞİTLİLİĞİ kriteri ile hiçbir zaman teyit edilememiştir. Bu ciddi tutarsızlığı ortaya çıkarmış öne çıkan kaynaklar arasında şunlar yer almaktadır:

(1) EL BUHARİ, Bölüm 6, s. 89-90 ve 225-226. (Dar El-Turas El-Arabi)

(2) EL MUTAKHAB MIN EL SÜNNET, İslami İşler Yüksek Kurulu, Kahire, Mısır, s. 178-182.

(3) İmam İsmail İbn Kesir’in EFDAL EL-KUR’AN EL-KERİM’i.

(4) Muhammad Hüseyin Haykal’ın EBU BEKİR EL-SIDDIK’ı.

(5) EL-Süyûti’nin EL-ITKAN Fİ ‘ULÛM EL-KUR’AN’ı.

Sahih Buhari bu konuda üç ayrı rivayet vermektedir, Müntehab ise iki ayrı rivayet. Yukarıda bahsedildiği üzere, çeşitli kaynaklarda yer alan tüm rivayetler şunda hemfikirdir ki, 9’UNCU SURENİN SON İKİ AYETİ, KAYIT ALTINA ALMA KRİTERİNE UYMAKTA BAŞARISIZ OLAN KURAN’DAKİ YEGÂNE AYETLERDİR, özellikle kaynak çokluğu/çeşitliliği kriterini. İnsan bu iki ayetin neden Kuran’da yer aldığını merak ediyor!!!

FİZİKSEL DELİLLER

Yüce Yaratıcı bize şu bilgiyi vermiştir ki Kur’an, zamanı gelince, kendisinin Tanrı’nın dünyaya gönderdiği son mesajı olduğunu kanıtlayacak bir sırra sahiptir.

İnkârcılar dediler ki, “Bu (Kur’an), (Muhammed’in) bazı başka insanların yardımı ile uydurduğu bir aldatmadan fazlası değil.” Doğrusu, onlar bir küfür işlediler ve yalan söylediler.

Başkaları da dediler ki “(Bu Kur’an) onun (Muhammed’in) uydurduğu geçmişten masallardır; gece gündüz kendisine dikte edildiler.

De ki, “Bu, göklerdeki ve yerdeki SIR’rı bilen tarafından indirildi. Doğrusu O, Bağışlayıcıdır, Merhametlidir.”

(Kur’an 25:4-6)

Üstelik Kur’an şunu belirtir, Kur’an’ın sahihliğini kanıtlamaya mukadder olan bu mucizevi SIR, peygamberin zamanında değil, gelecek bir zamanda açığa çıkarılacaktır. 

Derler ki “O’na Rabbinden nasıl oldu da hiçbir mucize inmedi?” De ki, “Gelecek TANRI’ya aittir; öyleyse bekleyin, ben de sizinle birlikte bekleyeceğim.” (Kuran 10:20)

19 sayısının Kur’an’ın sahihliğini ispat etmede oynayacağı rol, Kur’an’da 74:25-35’te belirtilmektedir. Bu ayetler, Kur’an’ın insan yapımı olduğunu beyan edenlerin (74:25), haksız olduklarının 19 sayısı ile (74:30) ispat edileceğini vurgular.  

Son 17 yılda (1968-1985), bilgisayarların kullanımıyla Kur’an üzerine yapılan yoğun araştırmalar, şaşırtıcı sonuçlar ve sahihliğin karşı konulmaz kanıtlarını üretti. Kur’an ile tam bir uyum içinde (74:25-35), 19 sayısı, çürütülemez bir kanıt sağlamıştır. Bu çalışmanın detayları aşağıdaki kitaplarda yayımlanmış bulunuyor:

(1)       Kur’an: Son Ahit

(2)       Bilgisayar Konuşuyor: Tanrı’nın Dünyaya Mesajı

(3)       Kur’an: Mucizenin Görsel Sunumu

(4)       Şanlı Kur’an, 1.Cilt

Tümü, ISLAMIC PRODUCTIONS tarafından yayımlanmıştır; 739 E 6th St, Tucson, AZ 85719, USA.

19 sayısının ortak payda olduğu BASİT GERÇEKLER listesinin yanı sıra, en güçlü fiziksel gerçekler, 29 surenin başında bulunan Kuran’ın ünlü gizemli harflerindedir. Bu harfler, kendi surelerinde DAİMA 19’UN KATLARI OLARAK geçer. Bu müthiş Kuran mucizesini tam olarak anlamak için yukarıda sayılan referanslardaki detayları incelemek gerekir.

Bizi bu Bülten’de ilgilendiren şey, Kuran’ın açılış ayetinin (BİSMİLLAH’ın) 19 harften oluşması ve içindeki her kelimenin Kur’an boyunca SÜREKLİ 19’UN KATI KADAR geçmesi gibi belirgin bir fiziksel gerçektir. Nitekim ilk kelime (İsm = Ad) Kuran’da tam olarak 19 defa bulunur, ikinci kelime (Allah = Tanrı) 2698 defa (19×142) geçer, üçüncü kelime (Rahman = Lütufkâr) 57 defa (19×3) geçer ve son kelime (Rahim = Merhametli) 114 defa (19×6) geçer, artı özellikle Peygambere atıfta bulunan ve Tanrı’nın sıfatı olmayan 1 defa daha geçer.

Son üç yılda, Kuran’ın matematiksel mucizesini kelimesi kelimesine incelemek için kapsamlı bir çalışma yapıldı. Amaç, bilgisayarların hata yapmadığını ve sonuçların Peygamberin yaşamı sırasında ilk kaydedildiği şekliyle ve daha sonra Ebu Bekir ve Ömer’in isteği üzerine Zeyd Bin Sabit tarafından toplandığı ve daha sonra Osman Bin Affan tarafından çoğaltıldığı şekliyle Kuran’a uygun olduğunu teyit etmekti.

Kur’an’ı tahrif etmenin şok edici suçunu ortaya çıkaran, bilgisayar verilerinin kapsamlı olarak incelenmesinin sonucudur.

Verilerin incelenmesi sona erdiğinde, Kur’an’ın matematiksel koduna uymayan dokuz tane ihlâl keşfedildi. VE BU 9 İHLÂL DE 9’UNCU SURENİN SON İKİ AYETİNDE BULUNMUŞTUR. (Bu başlığın sonundaki tabloya bakınız.)

Şunu tekrar belirtmekte fayda var ki, 9’UNCU SURENİN SON İKİ AYETİ, KUR’AN’IN AYETLERİNİN TOPLANMASI VE KAYDEDİLMESİ İÇİN ORTAYA KONAN KRİTERE UYGUN OLMAYARAK DÂHİL EDİLDİ. Bu olay ben doğmadan 1400 yıl önce oldu.

Çok büyük ihtimal bu iki ayet, Peygamberi putlaştıranlar tarafından, Ebu Bekir, Ömer ve Zeyd’den çok sonra Kur’an’a sokuşturuldu. Hikâye, suçlular tarafından, yapılan bu tahrifatı haklı çıkarıp desteklemek ve bu iki yabancı ayetin varlığını Ebu Bekir, Ömer ve Zeyd gibi büyük otoritelerin sorumluluğuna vermek için daha sonra uyduruldu.

9’uncu surenin “TANRI’NIN ADI” İLE BAŞLAMAYAN KUR’AN’DAKİ TEK SURE olması dikkat çekicidir.Tanrı’nın bahsi geçen küfrü önceden bilmesi ve bunu tasvip etmemesi, BİSMİLLAH’ın dahil edilmemesi gerçeğinde tecelli eder. Böyle bir tahrifat asla “Tanrı’nın adıyla” yapılamazdı.

(Reşad Halife)

KUR’AN’IN MATEMATİKSEL MUCİZESİNİN İHLÂLLERİ
İHLÂL EDİLEN KELİME9:128 ve 129’u çıkarmadan Kuran’daki geçiş adetleri9:128 ve 129’u çıkardıktan sonra Kur’an’daki geçiş adetleri
Elçi                           ‘]115114 (19 X 6)
kendi(nizden)               ‘]153152 (19 X 8)
Merhametli            ‘]115114′] (19 X 6)
Yüz çevirmek            ‘]2019 (19 X 1)
Tanrı                   ‘]26992698′] (19 X 142)
tanrı                     ‘]9695 (19 X 5)
Güven                    ‘]5857 (19 X 3)
Rab                                ‘]970969 (19 X 51)
Taht                      ‘]2019′] (19 X 1)
B İ L G İ N İ Z E
Bugün Müslüman Dünya’da uygulanan İslam, büyük ölçüde bozulmuş İslam’dır. Tanrı’nın son peygamberi Muhammed tarafından vaaz edilen İslam’a geri dönmek zorundayız. Gelecek MP. sayılarını okuyunuz.

Yazar hakkında