
18.07.2025 – Cuma Hutbesi

1.Kısım
ELHAMDÜLİLLAH VE EŞHEDÜ EN LÂ İLÂHE İLLA ALLAH VAHDEHÛ LÂ ŞERİKE LEH.
Tanrı’ya övgüler olsun. Şahitlik ediyoruz ki Tanrı’dan başka tanrı yoktur; O tektir, ortağı yoktur.
Hutbemize şu ayet ile başlayalım:
[35:5] Ey insanlar! TANRI’nın vaadi gerçektir; bu nedenle bu aşağılık hayat tarafından başka tarafa çevrilmeyin; önemsiz illüzyonlarca TANRI’dan başka tarafa çevrilmeyin.
Evet, Tanrı’nın vaadi gerçektir. İnsanoğlu doğru yatırımı bulma konusunda çoğu zaman berbattır. Kimi zaman kıymetli gençliğini eğitim için harcar fakat mezun olduğunda işi garanti değildir, bazen kıymetli parasını bir yere yatırır fakat kar etmesi garanti değildir, belki de kıymetli zamanını bir işe ayırır fakat o işte de kazanacağı kesin değildir fakat kardeşlerim; sizlere asla kaybettirmeyen ama aynı zamanda da pek çok fedakarlık gerektiren bir yatırımdan bahsedeceğim ve bu bir yatırım tavsiyesidir: Tanrı ile beraber olmak, Yaratıcının safını tutmak, Rabbin buyruğunu dinlemek.
İlk okuduğumuz ayette Tanrı’nın vaadinin gerçek olduğu yazıyordu şimdi bir de bu ayete bakalım:
[9:111] TANRI imanlılardan hayatlarını ve paralarını Cennet karşılığında satın almıştır. Böylece, onlar TANRI uğrunda savaşırlar, öldürmeye ve ölmeye istekli olarak. İşte böyledir O’nun Tevrat’taki, İncil’deki ve Kuran’daki gerçek vaadi—ve kim vaadini TANRI’dan daha iyi yerine getirir? Böyle bir değiş tokuş yaptığınız için sevinmelisiniz. Bu en büyük zaferdir.
Ayette bahsedilen diğer kutsal yazılardaki vaatlere de bakalım:
Yeşu 1:9 “Sana buyruk vermedim mi? Güçlü ve yürekli ol! Korkma, yılma! Çünkü Tanrın RAB gittiğin her yerde seninle olacak.”
Tesniye 30:16 “Bugün sana Tanrın RAB’bi sevmeni, O’nun yollarında yürümeni, buyruklarına, kurallarına ve hükümlerine uymanı buyuruyorum. O zaman yaşayacak, çoğalacak, Tanrın RAB girdiğin ülkede seni kutsayacaktır.”
Tanrı’nın vaadi gerçektir. Tüm canı ile tüm kanı ile kendisine geleni geri çevirmeyeceği gerçektir fakat kendisini önemsemeyen kişinin azabının ne denli kötü olacağı da bir gerçektir her iki vaat de Tanrı tarafından verilmiştir ve Tanrı vaadini gerçekleştirecektir. Peki güzel insanlar, sonucunu asla kestiremeyeceğimiz onca işe adım atan bizler, sonucunu kesin bildiğimiz ve garantörü Tanrı olan bu işe neden adım atmayalım ki? Bu işin basit bir formülü var o da doğru temeller üzerinde doğru adımlar atmaktır, detaylar kişiden kişiye değişir bu da yine Rabbin merhametinden kaynaklanmaktadır, kimisinden sahip olduğu malı ile öne çıkması beklenirken kimisinden de sahip olduğu bilgi ile bu yolda çaba sarf etmesi isteniyor. Ortak olan şey ise doğru temeller üzerinde yani tek Tanrıcılık inancında doğru işler yapmaktır.
Tuubu ila Allah: Tanrı’ya tövbe edelim.
2.Kısım
ELHAMDÜLİLLAH VE EŞHEDÜ EN LÂ İLÂHE İLLA ALLAH VAHDEHÛ LÂ ŞERİKE LEH.
Tanrı’ya övgüler olsun. Şahitlik ediyoruz ki Tanrı’dan başka tanrı yoktur; O tektir, ortağı yoktur.
Bu kısımda ise Şeytanın vaadi üzerine konuşalım, lütfen bu 3 ayeti hutbe sonuna kadar unutmamaya çalışalım:
[7:20] Kendilerine görünmeyen bedenlerini ortaya çıkarmak için şeytan onlara fısıldadı. Dedi ki “Rabbiniz, sırf melek olmanızı ve ebedi varoluşa erişmenizi engellemek için sizi bu ağaçtan menetti.”
[7:21] Onlara yemin etti: “Size iyi tavsiyelerde bulunuyorum.”
[7:22] Böylece onları yalanlarla aldattı. Ağacı tattıkları gibi bedenleri onlara görünür hale geldi ve kendilerini Cennet yaprakları ile örtmeye çalıştılar. Rableri onlara seslendi: “Sizi şu ağaçtan menetmemiş miydim ve şeytan sizin en azılı düşmanınızdır diye sizi uyarmamış mıydım?”
Şeytan insanoğluna sürekli elinde olmayan vaatlerle yaklaşıyor ve ne acıdır ki insanoğlu hemencecik kanıyor. Bir kişi sözünü tutmadığında artık o kişiye güveni sarsılan insanoğlu bir ömür vaadini tutmayan Şeytana asla yalan söylememiş gibi yapışıp kalıyor. Başkalarını affetmeye yanaşmayan Ademoğlu Şeytanı defalarca affediyor. Yani birbirine göstermesi gereken nezaketi Tanrı’nın “en azılı düşman” olarak tanımladığı kişiye gösteriyor. Defalarca yalanı vaat edenin yeni vaadine artık çok büyük bir hevesle kanmayalım, Şeytan dahi insanların bu kadar kolay kanacağını bilemezdi:
[34:20] Şeytan onları, beklentilerini kolayca yerine getirirken buldu. Birkaç imanlı dışında ona uydular.
[14:22] Ve karar yayımlandıktan sonra şeytan diyecek ki “TANRI size gerçeği vaat etti, ben de size vaat ettim, fakat ben sözümde durmadım. Sizin üzerinizde hiçbir gücüm yoktu; ben sadece sizi davet ettim ve siz de davetimi kabul ettiniz. Bu nedenle beni kınamayın, sadece kendinizi kınayın. Ne benim şikâyetim size yardımcı olabilir, ne de sizin şikâyetiniz bana yardımcı olabilir. Beni putlaştırmanıza inanmadım. Haddi aşanlar acı veren bir azabı üzerlerine çektiler.”
Düşmanımız bile bizim Efendimizken korkuyorken kendi Efendimize derin saygı duymak için neden çaba sarf etmeyelim ki?
[8:48] Şeytan onların işlerini gözlerinde süslemiş ve şöyle demişti, “Bugün hiçbir insan tarafından mağlup edilemezsiniz” ve “Ben de sizinle birlikte savaşacağım.” Fakat iki ordu karşı karşıya gelir gelmez, “Ben sizi sahiplenmiyorum. Sizin görmediğinizi görüyorum. Ben TANRI’dan korkuyorum. TANRI’nın azabı korkunçtur” diyerek topuklarının üzerinde geriye dönüp kaçtı.
Anlaşmanın bize düşen kısmını yaparken aklımız alacağımız ödülde kalmasın o zaten hallolacaktır bizim yapmamız gereken şey ise zarif bir sabra başvurmaktır. Çünkü sabretmek ve Tanrı’dan gelecek galibiyeti beklemek de anlaşmanın bize düşen kısımlarından biridir ve eğer bu kısmı yapmazsak anlaşmayı eksik yerine getireceğimiz için anlaşma bozulacaktır. Aklımız kalmasın dediğim kısım bu Dünyanın nimetleri içindir yoksa Cenneti zihninde tasvir etmek aynı zamanda Tanrı’yı anmamıza da vesile olacaktır ve bu istenen bir durumdur.
Defalarca bizi kandıran ve kandırmaya çalışmaya devam eden Şeytana artık uymayalım. Sonucunu bildiğimiz ve 1 verip burada misliyle aldığımız, daha sonrasında ise hiçbir kralın yaptıramayacağı türden köşklerin, hiçbir beldeden akmayan nehirlerin, hiçbir bahçenin sahip olmadığı ekinlerin, hiçbir ustanın yapamayacağı mobilyaların, hiçbir böceğin üretemeyeceği kumaşların sahibi olabiliriz ve en güzeli de Tanrı’ya yakınlardan olabiliriz. Bundan dolayı asla kaybettirmeyecek yatırımlarımızı yapalım ve unutmayalım; Tanrı’nın vaadi gerçektir.
[35:29] Şüphesiz, TANRI’nın kitabını okuyanlar, İletişim Dualarını (Namazı) yerine getirenler ve kendilerine sağladığımız rızıklardan—gizli veya alenen—harcayanlar, asla kaybettirmeyecek bir yatırıma girmişlerdir.
[35:30] O, onları cömertçe mükâfatlandıracak ve onlar üzerindeki nimetlerini çoğaltacaktır. O Bağışlayandır, Takdir Edendir.
Equmis Salat: Namaz Kılalım
Hutbe:Eren
Son yorumlar