
12.09.2025 – Cuma Hutbesi – Yasalara Sarılmak

Elhamdülillah: Övgü Tanrı’ya olsun
Eşhedü ella ilahe illa Allah vahdehu la şerike leh: Tanıklık ediyoruz ki, Tanrı’nın yanında başka tanrı yoktur, O tektir, ortağı da yoktur.
İnanmayanlar, yeryüzündeki hastalıklardan, adaletsizliklerden, sefaletten ve kaostan yola çıkarak, eğer bir tanrı olsaydı bütün bunlar olmazdı diyorlar. Yahut eğer Tanrı’dan olduğu iddia edilen kitaplar gerçekten ilahi olsaydı, bu kitaplara inandığını ve takip ettiğini söyleyen insanların yaşadığı toplumlarda bunca sorun yaşanmazdı diyorlar.
Özetle, yeryüzündeki tüm kötülükleri ya Tanrı’nın gerçekte olmamasına ya da Tanrı’dan olduğu iddia edilen kitapların gerçekte O’ndan olmadığına bağlıyorlar. Tabi aslında öne sürdükleri birinci sebep ile ikinci sebep birbiriyle bağlantılıdır. Ve en nihayetinde, bütün bunları, kutsal metinlere inanmamanın gerekçesi haline getiriyorlar. Yani onlara göre, kutsal kitapları gönderen Tanrı aslında yoktur, çünkü gönderdiği kitaplarla adaleti, refahı, güvenliği ve mutluluğu sağlayamamıştır. Peki, durum gerçekten böyle midir?
Kutsal kitapları takip ettiğini iddia eden topluluklara veya kutsal metin takip etmeyen diğer topluluklara bakarak böyle bir sonuca varmak büyük bir yanılgıdır. Yeryüzünde Tanrı’nın yasalarını uygulayıp da problemler yaşayan tek bir toplum var mıdır? Hem Tanrı’nın yasaları yerine insan ürünü yasaları takip edip, hem de yaşanan kaosla ilgili Tanrı’yı ve O’nun dinini suçlamak, kutsal kitaplarını suçlamak kelimenin tam manasıyla büyük bir haksızlıktır.
Böyle bir durumda Tanrı’yı suçlayabilmeniz yahut bu kitaplar ilahi değildir ve tanrı yoktur diyebilmeniz için, öncelikle harfi harfine Tanrı’nın kutsal kitaplardaki yasalarına uyan bir toplum inşa etmeniz ve onu gözlemlemeniz gerekir.
Ben bir inanan olarak iddia ediyor ve meydan okuyorum ki, eğer Tanrı’nın yasalarını tam anlamıyla takip eden bir ulus olursa, orası refah içinde, güvenli ve mutlu bir ülke olur. Bunu söyleyebiliyorum, çünkü inandığım kutsal metin bunu söylüyor ve bu kutsal metnin Tanrı’dan olduğuna dair fiziksel, çürütülemez, ilahi bir kanıtımız var. Tanrı yüceltilsin.
Peki, bu ilahi kanıtla ispatlanmış olan kutsal yazıda, Tanrı bu konuda neler söylüyor? Gelin hep birlikte buna bakalım.
[5:65] Keşke kutsal yazı halkı inanıp doğru bir hayat sürseydi, biz o zaman onların günahlarını örter, onları saadet bahçelerine kabul ederdik.
[5:66] Keşke onlar Tevrat’a, İncil’e ve Rableri tarafından burada kendilerine indirilene sarılsalardı, o zaman üzerlerinden ve ayaklarının altından kendilerine nimetler yağdırılırdı. Onlardan bazıları doğru kimselerdir fakat birçoğu kötülük yapan kimselerdir.
—
[7:96] Bu toplumların halkları inanıp doğruluğa dönmüş olsaydı, biz göklerden ve yerden üzerlerine nimetler yağdırırdık.
—
İnanan Uluslar Refaha Ererler
[10:98] İnanan bir toplum, inançlarından ötürü kesinlikle ödüllendirilecektir. Örneğin Yunus’un halkı: İnandıklarında bu dünyada çekmekte oldukları aşağılayıcı azabı kaldırdık ve onları refaha erdirdik.
—
Buyrukları Gözetmek Refah Getirir
[7:163] Onlara Şabat Günü’ne saygısızlık eden deniz kıyısındaki topluluğu hatırlat. Şabat Günü’nü gözettiklerinde onlara balık bolca geliyordu. Ve Şabat Günü’nü ihlal ettiklerinde ise balık gelmiyordu. Haddi aşmalarının bir sonucu olarak onlara bu şekilde sıkıntı veriyorduk.
(Bakın görüyorsunuz, bu sadece Son Ahit’teki buyruklarla ilgili değil, Eski ve Yeni Ahit’teki buyrukları gözeten uluslar da aynı şekilde refaha ererler.)
—
İnananlar için Mükemmel Güvenlik
[6:82] İnananlar ve inançlarını puta tapmakla kirletmeyenler mükemmel güvenliği hak ettiler ve onlar gerçekten rehberlik edildiler.
—
Okuduğumuz ayetler, ilahi kanıtla ispatlanmış olan Tanrı sözleridir. Tanrı bir şeyi vaat ettiğinde, bir şeyi garanti ettiğinde, bu kesinlikle gerçekleşir. Çünkü Tanrı her şeyde tam kontrol durumundadır.
[31:22] Doğru bir hayat sürerek tamamen Tanrı’ya teslim olanlar en güçlü bağa sarılmış oldular. Çünkü Tanrı her şeyde tam kontrol durumundadır.
[10:61] Siz yaparken biz şahit olmadan ne herhangi bir duruma girersiniz ne bir Kuran okursunuz ne de herhangi bir şey yaparsınız. Göklerde olsun yahut yerde olsun bir atom ağırlığı bile Rabbinizin kontrolü dışında değildir. Bir atomdan daha küçük ya da daha büyük hiçbir şey yoktur ki esaslı bir kayıtta kayıtlı olmasın.
[4:126] Göklerde ve yerde olan her şey Tanrı’ya aittir. Tanrı her şeyde tam kontrol durumundadır.
[39:62] Tanrı her şeyin Yaratıcısıdır ve O, her şeyde tam konrol durumundadır.
Yani bu, saf ve idealist bir hayal değildir. Hakikatin ta kendisidir. Tanrı’nın yasalarına sarılırsak adalet de olur, refah da, güvenlik de, mutluluk da.
Nasıl ki evrenin başka bir yerinde herhangi bir kaos yoksa, çünkü evrendeki her şey Tanrı’nın koyduğu termodinamik yasalara ve hassas ayarlara bağlıdır, aynı şekilde eğer bu dünyada da Tanrı’nın yasaları uygulanırsa kaos olmaz. Nasıl ki fiziksel dünyada, gökyüzünde ve yeryüzünde herhangi bir çatlak, bir uyumsuzluk, ters giden bir şeyler yoksa, ki tamamen Tanrı’nın koyduğu kanunlara tabidir, yine aynı şekilde Tanrı’nın yasalarına sarılan bir ulusta da hiçbir sorun yaşanmayacaktır. Mutluluğumuz ve refahımız, tamamen Tanrı’nın yasalarına uyup uymamamıza bağlıdır.
[53:43] Sizi güldüren yahut ağlatan O’dur.
[53:48] Sizi zengin yahut fakir yapan O’dur.
Tuubu ila Allah: Tövbe Edelim
2. Hutbe
Elhamdülillah: Övgü Tanrı’ya olsun
Eşhedü ella ilahe illa Allah vahdehu la şerike leh: Tanıklık ediyoruz ki, Tanrı’nın yanında başka bir tanrı yoktur, O tektir, ortağı da yoktur.
Aslında az önce anlattıklarımın sağlamasını, bu dünyada kısmen yapabiliyoruz. Örneğin Tanrı’nın kutsal yazılardaki en önemli yasası özgürlüktür: Din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, ekonomik özgürlük ve seyahat özgürlüğü. Bu özgürlükleri sağlayan uluslar, özellikle batı toplumları, diğer uluslara göre önem, galibiyet ve refah konusunda daha öndedirler. Tabi bununla birlikte, Tanrı’nın diğer yasalarını göz ardı ettikleri için birçok sorunla da boğuşmaya devam ediyorlar.
İnsanlar soruyorlar, Tanrı’nın yasaları gerçekten sorunları çözebilir mi, gerçekten özlenen adaleti ve sosyal refahı sağlayabilir mi?
İnsanlar hırsızlık yapıyorlar. Kuran bunun önüne geçebilir mi? Kuran’ın adalet sistemine göre, sizden örneğin bin lira çaldığına dair suçu kanıtlanmış olan hırsız, kaybettiğiniz bin lira ve ayrıca hırsızlık olayının size vermiş olabileceği herhangi başka bir hasar ve külfet tamamen ödeninceye kadar sizin için çalışmak zorundadır. Bitmedi, Tanrı’dan bir ibret olarak, bu kişinin elleri damgalanır. Anne babanızın, eşinizin, çocuklarınızın, akrabalarınızın, dostlarınızın ve toplumun gözü önünde ellerinizin damgalı olduğunu hayal edin lütfen. Bu utanç size bir ömür yeter. Bunlar insanoğlu için caydırıcı yasalardır: Denklik ve Sosyal Baskı. Övgüler Tanrı’ya olsun.
Bazıları şunu merak edebilir: Tamam belki bu yasalar hırsızlık için caydırıcı olabilir, fakat bu insanlar da boşa hırsızlık yapmıyorlar, çoğu ihtiyaç sahibi ve mecbur kalıyor.
Merak etmeyin, Tanrı’nın yasalarının buna da çözümü var. Herkes Kuran’a uygun olarak cebine giren her kazançtan minimum %2,5 bağış ayırsa ve bu adil bir şekilde yetimlere, yoksullara dağıtılsa, ihtiyaç sahibi kimse kalmaz ve sosyal refah sağlanır. O andan itibaren hırsızlık yapan kişi ya gerçekten kötüdür ya da hasta. Ve ceza adalet sistemi, onu caydıracaktır.
Bu örnekler çoğaltılabilir. Gökleri ve yeri yaratan yüce Efendimizin, Tanrı’nın yasaları nasıl ki gökte ve fiziksel yeryüzünde işliyor ve düzeni sağlıyorsa, insanların kendi hayatlarında ve birbirleriyle kurduğu yapılarda da aynı şekilde düzeni sağlayacak, mutluluğu ve refahı getirecektir. Tekrar hatırlamak gerekir ki, bunların hepsi, çürütülemez, inkâr edilemez fiziksel kanıtlarla desteklenmiştir. Allahu Ekber, en büyük Tanrı’dır.
Eqim El-Salat: Namazı kılalım
Hutbe: Soner
Son yorumlar